Sessizliğin içinde çığlıklar içindeyim. Direniyorum kaybolmamak için, var olmak için, yaşamak için. Bir aşkın en güzel demlendiği zamanlarda; yasak olan bir bahçede dokunmamam, bakmamam gereken bir çiçeğe kayıyor bakışlarım, yüreğim, kalbim.....
Gördüğüm bu gözlerin kuytuluğunda, derinliğinde, esrarlı bakışlarında kayboldum. Dönüp baktığımda içimi titreten, beni bakışları ile büyüleyen bu bakışlar karşımda değil yanımda olmalıydı. Zaten hayatta olmaz, imkansız denilen şeyler hep olmadık zamanda hem evine hem yüreğine misafir gelmez mi? Ama bu sefer gerçekten olmamalıydı.
Aşka esir olmamalı hem Çağla hem de Bedirhan.... Bu iki deli kalp aşklarının hükümlerini verebilecekler mi? İki farklı mezhepten doğan aşklarını koruyacaklar mı? yoksa kalplerini bırakıp vazgeçecekler mi?
Mahallenin yaptığı yardımları ile dilinden düşmeyen, bütün kızların deli divane olup peşinden koştuğu, ağırbaşlı, yardımsever ve bir o kadar da sert bir ağır abisi ile evlendiğinizi düşünün... Murat Karasu. Namı değer "Kara Murat" ile tanışmaya ne dersiniz?
Uyarı: Bu kurgu tamamen bana aittir! Cinsellik, şiddet ve bağımsız öğeler içermektedir! Reşit olmayanların okumasını tavsiye etmiyorum.