Yanı başımda gün batımını izlerken,gözlerimiz birbirine denk düştüğünde,o gözlerinde ki tutkuyu gördükten sonra her şeyin farkına varmaya başladım.'Bizimkisi bir hemdem'den(can ciğer arkadaşlık'dan)başlayan,sonu,ucu bucağı olmayan,iki bedende bir aşk'a dönüşüyordu.Her gün batımı, senin o gözlerinin derinliğindeki gökyüzünü bana hatırlatıyor, gökyüzü gözlüm...
'Ateş den ateşe atsan da olur,beni yeniden hayata bağlasan da...
Herşeyin seninle olduğunu bileyim yeter.
"Biz seninle gökkuşağında siyah olmaya,deniz de yanan ateş olmaya söz verdik.
Biz seninle imkansızları başarmaya söz verdik gökyüzlüm...
"Bir daha yüksek sesle konuşma yok tamam mı?" Sesinde yumuşak bir tını vardı. Normalde ona göre olmayan bir sesti. Yutkunmamak için zor tutum kendimi.
"Niye ki?" Demeden edemedim. Merak ediyordum benim ondaki yerim neresiydi?
"Sesinin kısılmasını istemiyorum Akça."
"Niye?" Dedim tekrardan. Sinirlenmesini bekledim ama sakince soruma cevap verdi.
"Senin sesini duymam gerekiyor."
"Niye?" Sabır diler gibi başını iki yana salladı. Yüzünü yüzüme yaklaştırıp gamzelerini göstererek gülümsedi.
"Sesin bana huzur veriyor."