AZİZE'M
  • Reads 1,138
  • Votes 43
  • Parts 1
  • Reads 1,138
  • Votes 43
  • Parts 1
Complete, First published Aug 02, 2019
- @RomanceTR Aşk Mektupları 4.Hafta Kazananı -

Adına sevda şarkıları yazdığım, iki baharım, canım sevgilim. Seni her şeyden çok seviyorum iki gözüm. 
Hasretle...
All Rights Reserved
Sign up to add AZİZE'M to your library and receive updates
or
#8aşkmektupları
Content Guidelines
You may also like
Senden Kalanlar Sûzidil  (II)  by sinemselay
30 parts Complete
Acılarımla yüzleşmeye ve onları benimsemeye başlamıştım artık, yitirdiğim sevgilim için yaktığım ağıtlarla ve geçip giden o güzel günlerle ayakta kalıyordum artık. Bunun bir sonu gelecek miydi bilmiyordum ama bu halde yaşanamayacak kadar ağırlaşmıştı her şey, biliyordum. Ben ayın yansıttığı bir ışıkken önüme kara bulutlar geçip beni yok etti koca gökyüzünde. O bulutlar kendi kirlilikleriyle beni geceye karıştırdıklarında her şeyimi kopardılar benden. En başta da hayatımı... Yaşamak büyük bir sorumlulukken omuzlarıma binen bu ağır yükle yaşamak daha da zordu bundan böyle. Bir şekilde yaşanacaktı elbet ama o şekil nasıl olacaktı orası bilinmezdi. Ben kendimi birine teslim etmiştim. Adı Ulaç'tı.Tanımıyordum ama ona gitmiştim, sevmiyordum ama onda huzur bulmuştum. Belki hayat onu da benim kalbime koyardı, bunun için çabalamıştım. Ama unuttuğum bir şey vardı. Hayat beni hiçbir zaman sevmemişti ve düzene sokmaya çalıştığım hayatımı her zaman bozmuştu. Yine öyle mi olacaktı acaba? Bu kurduğum hayatta da mı kendim kalacak, acılarımın kurbanı olacaktım ya da? Bir hayata çıkmıştım bundan böyle, onu unutmak istemiştim kalbimin yarası hala tazeyken. Silinen yüzü gibi sevdası da silinir miydi aklımdan bilmem ama artık biz iki cihanda bile bir araya gelmezdik. Zira biz birbirimize ait değildik... "O papatyalara bakamadım, tıpkı aşkıma bakamadığım gibi. Her ikisi de solup gitti ellerimde, ikisi de öyle narindi ki, korumadım onları. Benden gittiler; çok ama çok uzaklara gidip beni bir başıma bıraktılar. Sevdasız kaldım, acıyla sınandım, hislerime veda ettim, kalbimi bıraktım bilinmezliğe..."
SINIR |Tamamlandı| by __Katre__
75 parts Complete
Az önce Eylül'ün tuttuğu boşta kalan elini yeşil kalın askeri kemerinin üzerine koyup lafa girdi. " Gel ben sana espriyi göstereyim."dedi. Elini kemerinin üzerinden çekip göğsünün üzerinde yazan yazıyı işaret etti. " Bak bakalım burada ne yazıyor?"dedi sesindeki alaycı tınıyla. " Arslan."dedi karşısındaki adam kısık çıkan sesiyle. Ardından Eylül'ün yaka kartını gösterdi Toprak parmak ucuyla. "Peki burada ne yazıyor." "Eylül Arslan." "Aynen öyle." dedi Toprak başını aşağı yukarı sallayarak. Ardından elini kaldırıp yüzüğünü gösterdi. " Bu."dedi sorgulayan sesiyle. " Yüzük." Eylül'ün elini tutup kaldırdı. " Bu."dedi tekrar. Aynı cevabı aldığında ellerini indirip birbirine kenetledi. Ve tekrar kaldırıp herkesin gözüne sokarcasına konuştu. " Birleştir bakalım ne çıkacak ortaya."dedi. Ardından masaya göz gezdirip karşısındaki adama dikti bakışlarını. Birkaç saniye cevap vermesini bekleyip adamın omzundaki elini sıktı. " Evlisiniz."dedi adam fısıltıdan farksız sesiyle. " Doğru cevap." dedi Toprak alayla. Adamın omzundaki elini çekip yüzünü Eylül'e çevirdi. Birkaç saniyeliğine yumuşayan bakışlarını tekrar buza çevirip masaya döndü. Birbirlerine kenetlenmiş ellerini gösterip: " Duyduğunuz gibi biz evliyiz. Daha öncesinde bilmiyordunuz çünkü bilmenize gerek yoktu. Şimdi öğrendiğinize göre herkese afiyet olsun." dedi. Masadan yükselen hayret nidalarını umursamazken masadaki yerine ilerledi. Eylül'ün elini bırakmadan yanındaki sandalyeyi çekip:" Geç güzelim." dedi. Yanlarındaki birkaç kişi duydukları ile küçük çaplı bir şok yaşarken onların gözü sadece birbirleri üzerinde idi.
HEMSÂYE (TAMAMLANDI) by Katibe-i_Nur
51 parts Complete
Suikasti yapacağı yer üst kıdemde bir askeri karargahtı ve orası en iyi eğitilmiş askerleri barındırıyordu. Ve araştırdıklarına göre General'in kızı Âmine'yi parmak izi almadan içeri alıyorlardı. Çarşaf ve maskeyle kendini kamufle edebilirdi genç kadın. Askeriyede Âmine'yi daha önce görmüşlerdi. İki santimlik bir boy farkı dahi olsa bunu fark ederlerdi. Âmine ondan 5 cm daha uzundu ve bu yüzden boyu ona yakın olsun diye altı dolgu topuklu spor ayakkabı giymişti. Üzerinde ki çarşaf bol olduğu için ondan daha zayıf olduğu belli olmuyordu. Mavi gözlerine Âmine'nin bal rengi gözlerini lensle taklid edince herşey tamamdı. Bilerek onu seçmişlerdi. Bir karargâha girip oranın en yetkili General'ini öldürmek ancak onun altından kalkabileceği bir görevdi. Ve bunu başaracaktı! Bugün örgütlerinin kabusu General Hamid Aladağ ölecekti! Üstelik bunu öz kızı Âmine Aladağ yapacaktı. En azından herkes böyle bilecekti... 🗝️ Burası Hemsâye Adası'ydı. Dört tarafı denizle kaplı, içi huzur dolu bir kara parçası. Sanki burası dünya da temiz kalmış tek yerdi. Hâlâ insanlar düşenin üzerine basıp geçmek yerine birbirleriyle yardımlaşırdı, hoşgörü vardı mesela hangi dine, ırka, yahut giyimde olduğuna karışmıyorlardı burda insanlar. Birlikte huzur içinde yaşayıp gidiyorlardı. Aylardan Temmuz'du. Hemsâye'nin çiçek açtığı en göz kamaştırıcı zamanlarındanlardı. Çiçekler takmış bir gelini andırıyordu Huzurun Adası. Rengarenk eski usül boyanmış evlerin balkonlarına tırmanıyordu Begonvil çiçekleri. Yanından yürüdüğü ahşap konağın duvarlarını saran asmanın yapraklarını toplayıp hasır sepetine biriktiriyordu bir genç kız. Şimdi bu nadir kalmış temiz beldeye kendi karalarını çalmaya planlıyordu kara ruhlar. Elbette ki onlara set vuracak kahramanlar mevcuttu. İşte serüven böyle başlayacaktı.
LÜZUMSUZ SAVAŞ (3) by sezgisalman
38 parts Complete
Bir iddiayla başlayan savaş, şu hayatta mümkünatı olmayan her şeyi mümkün kılabilir miydi? Yalçın Saral, Türkiye'nin, hatta Ortadoğu ve Balkanların en iyi senaristlerinden biriydi. Yazdığı o aşk sahneleriyle insanların aklını başından alır, bunun ekmeğini de sevimli kadınlarla yemeyi severdi. Zaman içinde aşka olan inancını kaybetmiş, o duygunun yokluğundan da pek etkilenmemeye başlamıştı. Ta ki o düğünde Nurdan'la karşılayınca dek! İlk savaşı başlatan kendisi olmuştu. Nurdan Özkan, Türkiye'nin ya da Ortadoğu'nun, veyahut Balkanların en iyilerinden biri değildi, kendince. Oysa ki çok ünlü bir blogu, makyaj videosu çektiği, orta halli takipçileri bulunan bir Instagram hesabı vardı. Henüz okulu bitmemişti ve bunun için pek de çaba sarf ettiği söylenemezdi. Düzensiz bir iş hayatıyla ve fıkra gibi birleştikleri ev arkadaşlarıyla kendi halinde yaşıyordu. Ta ki o düğüne gidip zaten altüst olan hayatını, iyice altüst hale getirene kadar kendi halinde yaşıyordu. Birbirlerinden farklı iki kişinin hayatı bu düğünde kesiştiğinde, aralarında patlak verecek olan güç savaşı kaçınılmaz olmuştu. Tutkunun savaşının en derin ve en güzel halini tenlerinde sorunsuzca yaşarken; gerçek hayattaki savaşları onları hep bir çıkmaza sürükledi. Kıskançlıklar, çekememezlikler, itirazlar, fikir ayrılıkları onlara aşmaları gereken bir sürü engebe sundu. Hayattaki en klişe ama onlar için en beklenmedik sayılan sürprizle yüz yüze geldiklerinde, ya bu savaştan ikisi de galip çıkacaktı ya da ikisi de yenik çıkacaktı. Peki onlar ne mi yaptı? Sadece lüzumsuz bir savaşın içinde debelenip durdular.
You may also like
Slide 1 of 10
Senden Kalanlar Sûzidil  (II)  cover
SINIR |Tamamlandı| cover
GÜMÂN (FİNAL)   cover
HEMSÂYE (TAMAMLANDI) cover
MÜLHEM cover
Sessiz Kabulleniş 2 (Tamamlandı) cover
KADER BAĞI cover
LÜZUMSUZ SAVAŞ (3) cover
AŞK-I YÜREK  cover
Kurye | Texting ✓ cover

Senden Kalanlar Sûzidil (II)

30 parts Complete

Acılarımla yüzleşmeye ve onları benimsemeye başlamıştım artık, yitirdiğim sevgilim için yaktığım ağıtlarla ve geçip giden o güzel günlerle ayakta kalıyordum artık. Bunun bir sonu gelecek miydi bilmiyordum ama bu halde yaşanamayacak kadar ağırlaşmıştı her şey, biliyordum. Ben ayın yansıttığı bir ışıkken önüme kara bulutlar geçip beni yok etti koca gökyüzünde. O bulutlar kendi kirlilikleriyle beni geceye karıştırdıklarında her şeyimi kopardılar benden. En başta da hayatımı... Yaşamak büyük bir sorumlulukken omuzlarıma binen bu ağır yükle yaşamak daha da zordu bundan böyle. Bir şekilde yaşanacaktı elbet ama o şekil nasıl olacaktı orası bilinmezdi. Ben kendimi birine teslim etmiştim. Adı Ulaç'tı.Tanımıyordum ama ona gitmiştim, sevmiyordum ama onda huzur bulmuştum. Belki hayat onu da benim kalbime koyardı, bunun için çabalamıştım. Ama unuttuğum bir şey vardı. Hayat beni hiçbir zaman sevmemişti ve düzene sokmaya çalıştığım hayatımı her zaman bozmuştu. Yine öyle mi olacaktı acaba? Bu kurduğum hayatta da mı kendim kalacak, acılarımın kurbanı olacaktım ya da? Bir hayata çıkmıştım bundan böyle, onu unutmak istemiştim kalbimin yarası hala tazeyken. Silinen yüzü gibi sevdası da silinir miydi aklımdan bilmem ama artık biz iki cihanda bile bir araya gelmezdik. Zira biz birbirimize ait değildik... "O papatyalara bakamadım, tıpkı aşkıma bakamadığım gibi. Her ikisi de solup gitti ellerimde, ikisi de öyle narindi ki, korumadım onları. Benden gittiler; çok ama çok uzaklara gidip beni bir başıma bıraktılar. Sevdasız kaldım, acıyla sınandım, hislerime veda ettim, kalbimi bıraktım bilinmezliğe..."