Zor geçiyor zaman benim gibi tek kalmış ihtiyar biri için,bazen eski eşyaları karıştırmaya teras katına çıkıyorum belki kıyıda köşede unuttuğum bir anıya rastlarım diye,gerçi nafile hep ayni şeyler karşıma çıkıyor, yine en sevdiğimiz beraberce müzik dinleyip iki kadeh patlattığımız pikapın karşısına geçip geçmişi yad ediyor kendi kendime mırıldanıyorum,biraz tozlu gördüm etrafı yarın söz temizlemeye çalışacağım, yaşlı kollarım yorulana kadar. Ne kadarda burda olmasan beni gözetlediğini biliyorum hissediyorum he korkmuyor da değilim, sanki bir anda çıkıp etrafı niye bu kadar pis bıraktın diyeceğinden, neyse ben yatıyorum rüyada devam ederiz. Yüzünü görürüm belki onca yıldan sonra aynı pikapin başında bir iki kadeh içeriz ne dersin , seni bilmem ama ben yok diyemem.
Yalnız kaldığımı zannediyordum ta ki dışarıya adımımı atana kadar.
"Soyun!"
"Ne?"
Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu göster."
Tedirginlik içinde onlara baktığımda uzun bir masada oturan toplam on kişi görmüştüm. Ben kapıya yakın bir yerde duruyordum ve yanımda benimle aynı yaşta olan altı çocuk daha vardı. Sağımdaki kızın sol kolundaki yarasa damgasını gördüğümde sertçe yutkundum. Aynı damgadan benimde kolumda vardı.
"Neyi bekliyorsun?" Bu soğuk ses yaşlı adamın sağ tarafında oturan kişiden gelmişti. Başını önündeki dosyadan hiç kaldırmadığı için yüzünü iyi göremiyorum.
Hırkamı çıkardığımda benimle aynı hizada duran çocuklar koluma baktı. "Sende Yarasalardan birisin." Yaşlı adamın sesi huzursuz çıkmıştı.
"Nasıl damgalandığını hatırlıyor musun?" Yine o adam konuşmuştu ve hâlâ başı önündeki dosyadaydı.
İyi hatırlıyordum. "Hayır." Onlara güvenmiyorum.
Cevabım ile kalem tutan eli hareketsiz kalmış fakat başını kaldırmamıştı.
"Artık bizi neden buraya getirdiğinizi açıklayacak mısınız?" Yanımdaki çocuklardan biri konuşmuştu.
Yaşlı adam sıkıntıyla bir nefes alarak bizlere baktı. "Aslında hepiniz aynı çocuk yurdunda bir zamanlar kaldınız. Peşinde olduğumuz biri var ve o yurttaki otuz çocuğu damgaladı. Şimdi yeniden ortaya çıktı ve Yarasaları bulup hepsini öldürüyor." Sanırım Yarasalar biz oluyorduk.
"Bizimle işbirliği yapmak zorundasınız, tabii yaşamak istiyorsanız?" Masadakilere döndü. "Herkes kendi eğiteceği çocuğu seçsin. Unutmayın seçeceğiniz çaylaktan siz sorumlusunuz."
Burada neler olduğunu anlamıyorum.
Masadakiler bizi incelerken o başını hiç kaldırmayan adamın sesini duydum. "Gözlüklü kızı ben eğiteceğim."
Burada gözlük takan sadece bendim.