.................
Gazeteye sarılmış olan içeceğinden bir yudum aldı. Gözleri gözlerime değdiğinde gördüğüm ifadeyle içimin acıdığını hissettim. Elini kulağının arkasındaki dövmeye değdirdi
"Ben bunu taşımayı hak etmiyorum." Gözlerimi dövmesinde gezindirdim
"Sen bu hikâyeyi bedeninde taşıyamazken, onlar kalplerinde taşıyor. Büyük bir yük olmalı." Başını bana döndürdüğünde hızlanan kalbimi görmezden geldim
"Kızmıyor musun hiç?" gözlerimi ondan alıp önümdeki manzaraya çevirdim. Yüksek bir yerde olduğumuz için evler küçücüktü. Geç bir saat olmasına rağmen bazı evlerde hâla ışık yanıyordu.
"Kızmaz olur muyum hiç? Kimse böyle hikâyeye sahip bir adamla evlenmeyi hak etmez. Kimse sevilmemeyi hak etmez." Kafamı şefkatle okşadığında kalbim ağzımda atıyordu
"Bu dövmeye layık bir adam olacağım." Göz göze geldiğimizde gülümsedi. Ardından manzaraya döndüğünde ben hâla onu izliyordum. O gece başkalarının acılarıyla büyümüş, birbirimizin acılarıyla bütünleşmiştik.