BİR YANDA SEVDASI, ÖBÜR YANDA ZORUNLULUĞU...
Pusat DEMROĞLU, 32 yaşında, genç bir aşiret ağasıydı. Sesi ile, ağaçların yapraklarını sallayabilir, bakışı ile koca bir ormanı yakabilirdi...
Bade SOLUN, 28 yaşında, babasını kaybetmiş, genç, güzel bir kadındı. Doktordu. Dik başlıydı ve hayatta en merak ettiği duygu aşktı...
Gazel REVAN, henüz 23 yaşında, Mardin'in, herhangi bir sokağındaki taş evde doğmuştu. Yemyeşil gözleri ile, onu görenlerin günlerini bayram ettirmişti. Ansızın, bu genç kızın kapısı çalınmıştı...
Aşiret ağasının, 'tek' kadını olmak ister miydi?
~Şehrin ışıkları sönmüştü~
"Bana bak, çok ciddiyim yakarım seni de o konağını da!" Genç kadının sesi sinirden titrese de kendinden çok emindi. Sanki bir elinde benzin diğer elinde çakmak hazır bekliyordu.
"İstersen tüm Mardin'i yak, elinden geleni ardına koyma. Senden boşanmıyorum." Omzunu silken adam umrunda değilmişçesine ellerini takım elbisesinin cebine yerleştirmiş bir şekilde pencerenin önüne ilerledi.
"Bak, senin çocukluklarınla uğraşacak vaktim yok benim." Gözlerini sımsıkı yumup sakinleşmeye çalıştı Bade. Yavaşça tekrar açtı ve devam etti. "Doktorum ben, doktor. Şehrime geri döneceğim, izninle. Masal bitti, geçmiş olsun."
"Farkındaysan sana hastane aldım, gider çalışırsın çok istersen." Sinir bozucu bir şekilde güldükten sonra devam etti. "Ayrıca da vermiyorum izin. Boşanmıyorum, boşan kendi kendine boşalabiliyorsan!"
*İlk Hikâyem*
^
Hayat bu, her zaman istediğin şeyler olmuyor. Mutlu olmak istersin, mutsuz olursun. Gülmek istersin, ağlarsın. Sevinmek istersin, üzülürsün. Sorunlarını çözmek istersin, daha fazla sorunun olur. Ve... Kavuşmak istersin, ayrılırsın.
~~~~~~~~~~~
Azra bir mafyanın kızı. O, hayatı boyunca babasının mafyalığı bırakması için yalvarmıştı. Ama babası mafyalığı bırakmıyordu. Azra da her insan gibi evlenecekti. Ama babasının düşmanı yüzünden bir tercih yapmalıydı. Ya nikah masasında sevdiği adamı terk edecekti, onunla evlenmeyecekti. Ya da babası ölecekti.
Sevdiği adamı nikah masasında terk etmek, ona "HAYIR" demek, Azra'ya acı veriyordu. Ama diğer tarafta babası vardı. Her ne kadar babası mafya olsa da, ona "mafyalığı bırak, bir gün çok mutsuz olabiliriz." demesine rağmen bırakmasa da; o, onun babasıydı.
Azra'nın yapacağı tercih onu nelere sürükleyecek? Yani ya KAYBEDECEKti ya da VAZGEÇECEKti...