Umut etmek; hepimizin yaptığı bu değil miydi? Önümüzdeki engelleri aşmak için destek aldığımız, düştüğümüzde tekrar kalkmamızı ve yürümeye devam etmemizi sağlayan o kutsal histi umut. Karanlıkta yolumuzu aydınlatan bir araç, pes etmek üzereyken yavaşça kulağımıza bir daha denememizi fısıldayan inanç dolu bir ses.
Bir de aşk var tabii...
Şayet biri bana gelip şu hayatta yaşanması gereken en önemli şey ne diye sorsaydı, ona iki kelime söylerdim: Âşık ol.
Aşk, belki en zor ve en acı duyguydu fakat âşık insana acı bile çekici gelirdi; acı ondan geldikten sonra. Yüzünü de güldürse, kalbini de parçalasa severdin. Onu sevmeyi severdin. Sana verdiği heyecanı, mutluluğu, hatta hüznü severdin...
Ve bir gün umut ile aşkın yolları kesişti.
Umutlarına tutunarak yaşayan bir kızın kalbiyle birlikte umutları da paramparça oldu. Aşk yeri geldi onun umutlarını öldürdü, yeri geldi onu yeniden umutlarıyla beraber hayata döndürdü.
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."