Hayat bir denize benzer.Kimileri denizden korkar,çekinir. Tüm güzelliklerin dışında kalırlar. Sadece gözlemlerler. Bunlar korkaklardır. Hayatta da böyledir bu durum . Hayattan korkar,güzelliklerin dışında kalırlar,sadece gözlemler. Ne yazık ki bunlar eli boş dönenler olacaklardır.
Hani bir de şey vardır . Denize gitmeyip kıyısında yürüyenler. Sadece ayaklarına değer deniz. Belki korktuklarından,belki de sadece istemediklerinden böyle yaparlar. Bunlar hayatı görüp,tadını çıkartamayanlardır. Bildiği güzellikten kaçanlardır. Ne yazık ki bunlar da korkaklardır. Hayatın ilerilerinden korkarlar.
Peki denize girenler. Bunlar denize girer ama boyunun ilerisine gidemezler. Bunlar hayatı yaşarlar ama hareketsiz yaşarlar. Mutludurlar belki ama bir sınırda takılıp kalmışlardır. O çizginin arkasındaki güzelliklerin farkında değillerdir. Bunlar hayatı yaşayan ama hissedemeyenlerdir. Peki denizi yani hayatı hissedenler kimdir?
Bunlar denizin derinliklerine açılıp,denizi yaşayanlardır. Bunlar denizden zevk alırlar. Aynı şekilde de hayattan. Belki denizde boğulurlar ama en azından boğulacaksa da güzellikler içinde ölmüş olurlar . Bu kitapta denizi yaşayanların hikayesidir.
"Sevilmek isterken iliklerine kadar sevgisizliği hisseden herkese..."
(...)
"Senin şımarıklıklarını çekecek bir adam değilim."
Sözleri üzerine gözlerim gözlerinde asılı kaldı. Kelimeler zihnimde bir oraya bir buraya kaçışırken hepsini bir araya toplamak oldukça zor olmuştu. Sakin ol Efsan... Kalbimdeki anlamsız ağrıyı görmezlikten geldim. Çenemi havaya dikip ters ters ona baktım. Giydiğim siyah topuklular sayesinde aramızdaki boy farkı bir kafa mesafesi kadarken gerginlikten kuruyan dudaklarımı ıslatıp onunkiler kadar acımasız olan sözlerimi sarf ettim.
"Bende sana şımarıklık yapacak bir kadın değilim."
Yayın tarihi: 12.05.2024