"Veda etmek bu kadar zor mu Juvia?" "Veda etmek zorunda değilsiniz. Ağlamak diye bir eylem de vardır, bilirsiniz." "Çok iyi bilirim..." Genç adam sevdiği kıza son bir kez sarılmak için hamle yaptı ama mavi saçlı genç kız geri çekilip ellerini beline koyarak konuştu. "Ama ağlamıyorsunuz Gray-sama! Juvia değerli hissetmek istiyor!" Genç adam sevgilisinin dediğine tebessüm etti. Sonra kollarını kızın boynuna sardı. Kızın okyanusu andıran kokusu son bir kez burnuna dolarken gözleri buğulandı. Kız haklıydı belki de, ağlamak, içini dökmek onu rahatlatırdı. Gözlerini kapatacak şekilde başını kızın omzuna yasladı. Konuşmak istiyordu. Konuşmayı çok istiyordu. Titrek sesiyle konuştu. "G-gerçekten gitmek zorunda mısın Juvia..." "Zorundayım Gray-sama." Juvia aşık olduğu adamın yüzünü elleri arasına aldı. Ellerine dökülen gözyaşları onun da gözünü doldururken konuştu. "Hadi ama, Juvia şaka yapmıştı Gray-sama..." El ele tutuştular. Arkadaki yolda duran taksi kornasına kırarcasına basarken Juvia son bir kez tuttuğu elleri sıktı. "Buzdan kalp ağlar mı?"All Rights Reserved