Bazıları sıcak bir yuvada hayata adım atıyordu. Kağan Yiğit gibi...
Bazıları o sıcak yuvanın hayalini kurarak, o yuvayı arayarak hayatını tüketiyordu. İzgi Özdoğan gibi...
Bazılarının kara bir çocukluğu olurdu, bazılarının kara bir geleceği...
Kağan: Kesinlikle ve son anda bir tatil cazip göründü.
İzgi: Tanışmış olacağız.
Bir şey deneyelim mi?
Kağan: Ne deneyeceğiz?
İzgi: Birbirimizi hiç görmedik ya, orada beni bulabilecek misin diye bakalım.
Ben seni bulurum, oda numarandan falan.
Kağan: Hımm. Tamam ama sen de söz ver. Aynı şeyi yapacaksın ve asla odamın önüne bile yaklaşmayacaksın.
İzgi: Asla yaklaşmayacağım, sen beni bulana kadar ben seni bulsam da bekleyeceğim.
Kağan: Beni bulacağını sanmıyorum ve belki de tanışmamalıyız.
İzgi: Neden?
Sana aşık olmamdan falan mı korkuyorsun güvenlikçi? :)
Yanlız bir adam düşünün. İşkolik, kaba, sert, iri yarı. Öyle ki insanlar onun gözlerine bakmaya korkarken bir anda hayatına giren minicik bir bedenin bu adamı bir kediye dönüştüreceğini kim bilebirdi ki?
○○○○○○○○○○○○○○○
Kucağındaki minik kızına baktı içine dolan sevgiyle.
"Babasının güneşi, güzeli. İyiki geldin babam. İyki girdin hayatıma. Mis kokulum.."
○○○○○○○○○○○○○○○