+18 ... Direksiyondaki sağ elimi arkadaki çantama doğru uzattım. İçerisindeki telefona ulaşan parmaklarım zaferle telefonumu kavramışlardı. Başarmıştım. Çantadan elimi çıkarıp üzerindeki arayan kişinin ismine baktım. ''EMRE'' yazıyordu. İşte ne olduysa o zaman oldu; Emre, 4 harf, 2 hece, çokça duygu... Bir ismi okumak niye bu kadar zor olabilirdi veya bu kadar can acıtan... Can acıtan mecazen olduğu kadar fiilen de öyleydi. İlk önce sağır eden bir korna sesi, daha sonra parmaklarımdan düşen telefonun sesi ve en son takla atan arabanın sesi. En son gözümün önüne gelen hayatımın anlamı olan o 4 harfin sahibinin yüzüydü. Dilim ise bağımsızlığını ilan etmiş aklımdakileri sözcüklere döküyordu. Yine 4 harf, 2 hece ama apayrı bir isim ''EKİM'' Sonrası karanlık...
#1 - clark
#5 - ekim
-RM
❝Yüzünü çok sevdim, ödünç alabilir miyim?❞ dedim birden gözlerimi gözlerine dikip. Nasıl olsa bir daha karşılaşmamız pek mümkün değildi, hem bu fırsatı kaçıramazdım hem de bu cesareti bir daha bulamazdım. Ağzımdan çıkan kelimelerin anlamsızlığıyla gözlerini kırpıştırdı.
❝Anlayamadım?❞
❝Yüzün tam hayalimdeki gibi, bir günlüğüne modelim olur musun?❞
Uyarı: Küfür ve argo kelimeler içermektedir.
Bu kurgu tamamen hayal ürünüdür, gerçeklikle hiçbir bağlantısı yoktur.
Slow burn bir hikayedir.
Üniversite #1 / 16.11.2024