"Yâre Osmanlıca'da hem 'yarı' hem de 'yara' anlamına gelir. Sen benim Yârem'sin Feda'm. Hem yaram, hem yarımsın."
●●●
Feda: Az önce Didem Abla yoğun bakıma kaldırıldığını söyledi
Feda: Sana ulaşamayıp delirince onu aradım
Feda: Özür dilerim
Feda: Evde elim kolum bağlı oturamazdım
Feda: Belki de yarın bu mesajları yanımda okuyup yüzüme yüzüme söveceksin
Feda: Vay anasını, cümlenin güzelliğine bak
Feda: Özür dilerim
Feda: Bana çok kızacaksın biliyorum
Feda: Bildiğim bir şey daha var
Feda: Kalbim çok hızlı atıyor, Yarem
Feda: Hem korkuyorum, hem de heyecandan delirmek üzereyim
Feda: Gelene kadar kalp krizi geçirmem umarım
Feda: Geliyorum, Yarem
●●●
Deplasman hikayesinin devamı niteliğinde bir kitaptır. İlk defa bu kitabı gördüyseniz, Deplasman'ı okumasanız da olur. Hikâyemize hoşgeldiniz🤙🏻♥️
"Dersim başlamak üzere, görüşürüz!" Çağla'ya seslenirken yere oturmuş olan grubun yanından aceleyle geçtim ve kendi amfime doğru adımladım. O sırada gözüme çarpan panodaki duyurulara bakarken duraksamama engel olamadım. Ev arkadaşı arayan bir sürü ilanla karşılaşırken şaşkınlık, biraz da sevinçle telefonumu çıkardım ve ilanları bir bir fotoğrafladım.
"Ev arkadaşı mı arıyorsun?" Arkamda duyduğum sesle sıçrarken korkuyla birkaç adım geriledim ve bana gülümseyerek bakan Pusat Dağdelen'i gördüm. Kalbim, tüm hızıyla çarparken benim bu korkmuş halime güldü ve birkaç adım atıp eliyle ilanlardan birini işaret etti. "Eğer öyleyse bu ilana özellikle bakmanı öneririm."
Onun parmağıyla işaret ettiği kâğıt parçasına bakarken yazan isime ve yanındaki numaraya baktım.
Pusat Dağdelen
05*** *** ** **