"Meydana yaklaştığımızda insanların o yöne doğru hızlı ve hevesli adımlarla yürüdüklerini görebiliyordum. Yıllardır tüm ülkenin beklediği seçim işlemi başlamıştı işte. İngiltere'de kral ya da kraliçe değiştiği zaman hizmetlileri de onunla beraber değişirdi ve taç giyme töreni yapıldıktan neredeyse bir yıl sonra yeni hizmetli seçimleri için ülkenin her yerinde çadırlar kurulur, 16 yaşını geçmiş, iyi eğitimli çocuklar seçilip Kral'ın ya da Kraliçe'nin himayesi altına alınırdı. Seçilen hizmetlilerin çok şanslı olduğu düşünülür, hayatlarını kurtardıklarına kesin gözüyle bakılırdı.
Annem çocukluğunda tıpkı benim gibi bir saray hizmetlisi olmak için yetiştirilmişti ama onun şansına Kraliçe Victoria tahta geçtiğinde hizmetli değişimine gitmemiş, elindeki hizmetlilerle hüküm sürmeye devam etmişti.
Ta ki, birçoğu yaşlılıktan ölmeye ya da işe yaramamaya başlayana kadar.
1861 yılının benim için tek önemi buydu, saray tarafından işe alınan bir hizmetli olabilirdim. Hatta daha iyisi, belki Kraliçe'nin özel hizmetlilerinden biri bile olabilirdim."
"Bey bir şey demeyecek misin, Ne oldu, Ne kararı alındı?"
Dedemin bakışları ben dışında tüm aile üyelerinde gezindi. Baktığı herkes yerinde kıpırdanırken ben bakmadığı halde kıpırdanıyordum.
En sonunda ise tekrardan babaanneme döndü ve dudaklarını araladı.
"Karar alındı. Barış sağlanacak.
Biz o aşiretten bir kız alacağız ve onlarda bizden bir kız alacak."
Ben rahatlamamız gerektiğini düşünürken, ortam daha da gerilmişti. Sebebini anlayamıyordum.
İki aşiret aralarında düğün yapıcaktı işte. Ben umuyorum ki gönlü olan kişiler evlenir.
Ortamdaki sessizlik dedemin sesi ile kesildi. Ama sanki o sessizlik artık çok daha bir sessizlik gibi geldi bana.
Ölüm sessizliği gibi.
"Ahter'i yarın akşama hazırlayın, Şahkar aşiretinin ağası, Ares Şahkar
Yarın istemeye gelecektir."
Hayır. Barış sağlansın diye her şeyi yapamazdım. Kesinlikle yapamazdım. Ben yapamazdım.