Aşıklar Serisi (4 Kısa Hikaye)(Tamamlandı)
  • Reads 781,035
  • Votes 88,402
  • Parts 117
  • Reads 781,035
  • Votes 88,402
  • Parts 117
Complete, First published Sep 10, 2019
Aşıklar Tiyatrosu,  Aşıklar Çeşmesi,  Aşıklar Mahkemesi ve Aşıklar Köprüsü olmak üzere 4 hikayeyi içinde barındıran bir kitaptır. 


Hayat küçük tesadüflerle başlar. Hiç beklemediğin bir zamanda, hiç beklemediğin bir yerde ;)
All Rights Reserved
Table of contents
Sign up to add Aşıklar Serisi (4 Kısa Hikaye)(Tamamlandı) to your library and receive updates
or
#207gençlik
Content Guidelines
You may also like
LÜZUMSUZ SAVAŞ (3) by sezgisalman
38 parts Complete
Bir iddiayla başlayan savaş, şu hayatta mümkünatı olmayan her şeyi mümkün kılabilir miydi? Yalçın Saral, Türkiye'nin, hatta Ortadoğu ve Balkanların en iyi senaristlerinden biriydi. Yazdığı o aşk sahneleriyle insanların aklını başından alır, bunun ekmeğini de sevimli kadınlarla yemeyi severdi. Zaman içinde aşka olan inancını kaybetmiş, o duygunun yokluğundan da pek etkilenmemeye başlamıştı. Ta ki o düğünde Nurdan'la karşılayınca dek! İlk savaşı başlatan kendisi olmuştu. Nurdan Özkan, Türkiye'nin ya da Ortadoğu'nun, veyahut Balkanların en iyilerinden biri değildi, kendince. Oysa ki çok ünlü bir blogu, makyaj videosu çektiği, orta halli takipçileri bulunan bir Instagram hesabı vardı. Henüz okulu bitmemişti ve bunun için pek de çaba sarf ettiği söylenemezdi. Düzensiz bir iş hayatıyla ve fıkra gibi birleştikleri ev arkadaşlarıyla kendi halinde yaşıyordu. Ta ki o düğüne gidip zaten altüst olan hayatını, iyice altüst hale getirene kadar kendi halinde yaşıyordu. Birbirlerinden farklı iki kişinin hayatı bu düğünde kesiştiğinde, aralarında patlak verecek olan güç savaşı kaçınılmaz olmuştu. Tutkunun savaşının en derin ve en güzel halini tenlerinde sorunsuzca yaşarken; gerçek hayattaki savaşları onları hep bir çıkmaza sürükledi. Kıskançlıklar, çekememezlikler, itirazlar, fikir ayrılıkları onlara aşmaları gereken bir sürü engebe sundu. Hayattaki en klişe ama onlar için en beklenmedik sayılan sürprizle yüz yüze geldiklerinde, ya bu savaştan ikisi de galip çıkacaktı ya da ikisi de yenik çıkacaktı. Peki onlar ne mi yaptı? Sadece lüzumsuz bir savaşın içinde debelenip durdular.
Zeynep (Tamamlandı) by Jutenya_
41 parts Complete
Güzeller güzeli Zeynep... İki adam ve bir kadın. Afran'ın mutlu olmak istediği tek masal prensesi Zeynep'ti. Zeynep'in masalında aşık olduğu prens Afran'dı! Lakin masalın iyi adamı Kadir'di... O babası ve sevdikleri tarafından bir kuleye değil Mardin'de bir konağa hapsedildi. Afran konağın kapılarını kırarak girdi içeri fakat sevdasının Arafı değilde Afran'ı olarak kalmak istedi. Onu bir seçime mecbur bırakmadan arkasını dönüp çıktı. Kadir sarıp sarmaladı. Adamın kocaman bir yüreği ve yüreğini dolduran küçük bir Zeynep'i vardı. Afran'a sorsan kavuşamayan bütün masallar Zeynep'ti... Kadir'e sorsan yürek sızısıydı. Zaten Zeynep'e soran olmadığı için kimisine göre Leyla, kimisine göre Zin... Ne olmak istersen diye sordular, o an aklımda sadece Afran'a Zeynep olmak geldi. Onun tek dileği Afran'a Zeynep olmaktı ya, kaderde Kadir'e eș olmak vardı. Kavuşamayan tüm sevdalar Zeynep'ti! Üç ayrı insan. İki farklı din aynı dua... İki adamın Zeynep olan kalbi... Allah der ki; kimi benden çok seversen onu senden alırım... Ve ekler: "Onsuz yaşayamam" deme, seni onsuz da yaşatırım. Ve mevsim geçer, gölge veren ağaçları dalları kurur, sabrın taşar, canından saydığın yar bile bir gün el olur, aklın şaşar. Dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur, öyle garip bir dünya. Olmaz dediğin ne olursa varsa hepsi olur..." Düşmem" dersin düşersin. "Şaşmam" dersin şaşarsın. En garibi de budur ya "Öldüm" der durur yine de ölmezsin. Üç kalp yandıkça yanıyordu. Öldük diyorlardı ama ölmüyorlardı. ZEYNEP KİTABIMIN KURGUSU WATTPADE ŞUANA KADAR HİÇ YAZILMAYAN BİR KURGUDUR. (Ç)ALINTI VEYA TAKLİT EDİLMESİ HALİNDE GEREKLİ HUKUKİ İŞLEMLER YAPILACAKTIR.
DERİNLİKTE SAKLI (Yeniden Yayımda) by ElifKaplan3
68 parts Complete
Hazinedarların küçük kardeşi Nehir, abisinin gölgesi altında kalmaktan dolayı oldukça şikayetçiydi. Abisi her işine karıştığı gibi ona uygun olan bir eş adayı bile belirlemişti. Nehir için bu bardağı taşıran son damla olmuştu ama abisi hala bundan haberdar değildi. Genç kadın zeki ve belli bir derinliği olan adamları her zaman önde görürdü. Kendisine kakalanmaya çalışılan adam aptalın tekiydi ona göre. Bir lansmanda karşılaştığı yabancı bir adam hem dikkatini hem de öfkesini çekti. Tesadüfler onları bir araya getirirken Nehir, onunla birlikte abisinin inşa ettiği zincirleri kırma cesaretinde bulundu. Ne var ki abisi önüne yine engeller koyacaktı. "Bunu anlatmak için mi geldin?" "Nehir ben sadece dürüstçe tüm ayrıntıları bilmeni istiyorum." "Onu gönderebilirdin! Bu bir sebep değil." Nehir'in bu hızlı çıkışı Timuçin'i şaşırttı. "Bir sebep..." "Dinlemek istemiyorum, istemiyorum..." diyerek sözünü böldü Nehir. Sebepler istemiyordu. Eğer onu gönderebilecek cesareti yoksa demek ki o ilişki tam anlamıyla bitmemişti. Nehir gitmek için bir adım attı ama Timuçin hemen önüne geçti. "Beni dinleyeceksin!" dedi kararlı bir ses tonuyla. "Çekil önümden." "Çekilmiyorum." "Bağırırım yoksa." "İstediğin kadar bağır seni susturabilirim." "Nasıl?" "Böyle..." Timuçin onu gördüğü andan beri yapmak istediği şeyi yaptı. Nehir afalladı ve ne yapacağını bilemedi. Bir öpücüğü asla düşünmemişti.
YAŞANMAMIŞ YILLAR by sezgisalman
29 parts Complete
Nilüfer için hayat hiç kolay değildi. Otuz beş yıllık ömrü boyunca sadece Görkem'le olduğu on ay boyunca mutlu olabilmişti. Hepi topu on ay. Ne öncesinde yüzü gülmüştü, ne de sonrasında. Görkem için de durum aynıydı. Nilüfer'i tanıyana kadar mutluymuş rolü yaparak yaşadığını onunla anlamıştı. Çünkü Nilüfer hayatına girince gerçek mutluluğu tatmış, Nilüfer gittikten sonraysa bir daha rol bile yapamamıştı. Bu muhteşem on aydan sonra yaşanan yirmi yıllık mutsuzluk, beklenmedik bir günde bitecekti. Ya da yerini daha büyük bir mutsuzluğa bırakacaktı. Görkem ve Nilüfer seneler sonra tekrar karşılaşmışlardı. Ama çok büyük bir sorun vardı. Görkem'in yanında Nilüfer'in bu hayattaki en yakın arkadaşı vardı. *** "Bilmiyor, değil mi?" diye sordu. Nilüfer ilk anda onun ne demek istediğini anlamadı bile. "Hı?" Güçsüz bir sesle kafasını Görkem'e çevirmek gibi bir hata yaptı. Çok fazla yakınlardı. "Çisil... Bu kadar yakın olmanıza rağmen, beni, yani bizi bilmiyor. Hiç anlatmadın mı?" "Kısmen," dedi robotik bir hızla Nilüfer. "Kimseye detaylı hiçbir şey anlatmadım ben. Lisede bir erkek arkadaşım olduğunu biliyor ama fazla detay bilmiyor." Boğazı acıyarak yutkunurken önüne döndü. Görkem'se hafifçe başını sağa doğru eğmiş, hala onun yüzüne bakıyordu. Aslında Çisil Nilüfer'in Görkem'den sonra hiç erkek arkadaşı olmadığını bildiği için Görkem'in önemine vakıftı. Sadece Görkem'i bu kadar önemli kılan süreci detaylarıyla bilmiyordu. "Ha ama!" diye ekledi aceleyle Nilüfer. Bakışları Çisil'in üstündeydi. Hala çocuklarla konuşuyordu. "Adının Naci olduğunu biliyor. Defterlerimin arasında doğum günümde hediyeye yazdığın notu görmüştü. Hatırlıyor mu bilmiyorum ama... görmüştü." "Hala duruyor yani? Atmadın." "Ne? Neyi? Notu mu?... Tabii ki atmadım! Hiçbir şeyi atmadım."
Bir Damla Aşk ("AŞK'ın Yolu Bir" Serisi #2) by AslimAk
1 part Complete
Karşısındaki adamın gözlerinin içine baktı onu anlamaya çalışarak; ama bir türlü başaramıyordu bunu. Anlayamıyordu işte onu... "Unut gitsin," dedi belki de bininci kez. Demesi kolaydı aslında, kendisi için uygulaması imkânsızdı işte. Genç adama unut diyordu ama kendisi nasıl unutacaktı bilmiyordu genç kız. İlk aşkını, ilk erkeğini ve hatta... Aklına gelenle gözlerini acı içerisinde yumdu. Her şey çok güzel olabilirdi oysa. Mutlu olabilirlerdi; eğer sevdiği kadar sevilseydi! "Unutamayacağımı biliyorsun! Benimle evlenmeni istiyorum,'' dedi adam. Sesi hiç olmadığı kadar kararlı çıkıyordu bu sefer. Mavi gözlerini tekrar adamın yakışıklı çehresine dikti. Neden ısrar ediyordu ki sanki bu kadar? Sevmediği ve hiçbir zamanda arkadaşça duygulardan fazlasını beslemeyeceği bir kızla neden evlenmek istiyordu? Sırf o sebep yüzündense, evlenmeden de halledilebilirlerdi o sorunu. "Evlenmeyeceğim!" Oturduğu yerden hızla kalkarak çantasını eline aldı. "Seninle olmakla büyük bir hata yaptım, evet haklısın; ama bundan daha da büyük bir hata yaparak, sırf vicdanını rahatlatmak isteyen bir adamla evlenmeyeceğim. Kalbinde bana karşı bir damla aşk bulunmayan bir adamla evlenmeyeceğim.." Bu son sözlerinden sonra hızlı adımlarla ayrıldı kafeden genç kız. Daha genç adama sırtını döner dönmez, süzülmeye başlamıştı inci taneleri yanaklarından. Elinde değildi... Çok seviyordu. Her şeyden çok; ama olmazdı... Onun başkasını sevdiğini bilirken onunla evlenemezdi.
You may also like
Slide 1 of 10
LÜZUMSUZ SAVAŞ (3) cover
Sabah Güneşi cover
ESARET cover
Zeynep (Tamamlandı) cover
BERDEL (+18) cover
DERİNLİKTE SAKLI (Yeniden Yayımda) cover
YAŞANMAMIŞ YILLAR cover
Bir Damla Aşk ("AŞK'ın Yolu Bir" Serisi #2) cover
Lafügüzaf  cover
NE MÜNASEBET - Yarı texting cover

LÜZUMSUZ SAVAŞ (3)

38 parts Complete

Bir iddiayla başlayan savaş, şu hayatta mümkünatı olmayan her şeyi mümkün kılabilir miydi? Yalçın Saral, Türkiye'nin, hatta Ortadoğu ve Balkanların en iyi senaristlerinden biriydi. Yazdığı o aşk sahneleriyle insanların aklını başından alır, bunun ekmeğini de sevimli kadınlarla yemeyi severdi. Zaman içinde aşka olan inancını kaybetmiş, o duygunun yokluğundan da pek etkilenmemeye başlamıştı. Ta ki o düğünde Nurdan'la karşılayınca dek! İlk savaşı başlatan kendisi olmuştu. Nurdan Özkan, Türkiye'nin ya da Ortadoğu'nun, veyahut Balkanların en iyilerinden biri değildi, kendince. Oysa ki çok ünlü bir blogu, makyaj videosu çektiği, orta halli takipçileri bulunan bir Instagram hesabı vardı. Henüz okulu bitmemişti ve bunun için pek de çaba sarf ettiği söylenemezdi. Düzensiz bir iş hayatıyla ve fıkra gibi birleştikleri ev arkadaşlarıyla kendi halinde yaşıyordu. Ta ki o düğüne gidip zaten altüst olan hayatını, iyice altüst hale getirene kadar kendi halinde yaşıyordu. Birbirlerinden farklı iki kişinin hayatı bu düğünde kesiştiğinde, aralarında patlak verecek olan güç savaşı kaçınılmaz olmuştu. Tutkunun savaşının en derin ve en güzel halini tenlerinde sorunsuzca yaşarken; gerçek hayattaki savaşları onları hep bir çıkmaza sürükledi. Kıskançlıklar, çekememezlikler, itirazlar, fikir ayrılıkları onlara aşmaları gereken bir sürü engebe sundu. Hayattaki en klişe ama onlar için en beklenmedik sayılan sürprizle yüz yüze geldiklerinde, ya bu savaştan ikisi de galip çıkacaktı ya da ikisi de yenik çıkacaktı. Peki onlar ne mi yaptı? Sadece lüzumsuz bir savaşın içinde debelenip durdular.