"Bu uçurum beş yıl önce benim sonum olmuştu. Hep okyanusun dibinde çırpındım. Gecede yaşadım çünkü gündüzde hep yağmur, hep fırtına vardı... Sonra Leyan'ı ışığım yaptım. O Gece'ydi, bense Ay'dım." Yafes çekinerek elini uzatıp Sidre'nin elini tuttu. "Sonra sen girdin karanlık dünyama. Beş yıl sonra bir yıldız kaydı. Fakat Gece'de, Yıldız'a yer yoktu. Gece'nin hayatında sadece Ay olmalıydı. Ve Ay, Gece'yi korumak adına Yıldız'dan kurtulmak zorundaydı. Ama sonra fark etti ki, o Yıldız'ın amacı, Gece'ye zarar vermek veya Ay'ın yerini almak değil, Ay'la beraber Gece'yi aydınlatmaktı... Gündüzünde Güneş olmaktı... Yüreğini ısıtmaktı... Umudu olmaktı..." Sevdiğine hayranlıkla baktı. "Bir zamanlar ağlattığım şu mavi gözlerin uğruna... Gözyaşlarımı silmeye, umudumu yeşertmeye ve kapılarımı açmaya hazırım..." Bu defa ellerini kızın açık kumral saçlarına getirdi. "Bir zamanlar çektiğim saçların aslında her teli benim kurtuluşum, benim umudum..." İki elini kızın yanaklarına koydu. "Bir zamanlar tokat attığım yanakların aslında benim gülümseme sebebim... Ben Yıldız olayım, sense Ay ol! Beni affetmesen de, gecemdeki Ay ol! Hikâyedeki Güneş ol! Abis'in Güneş'i ol!"
Yafes ve Sidre...
Abis ve Güneş gibi...
İki kader kurbanının hikâyesi...
| Yetişkin okular için uygundur,
cinsellik ve argo içerir! |
Terk ettiği nişanlısının mahallesine üç yıl bir ay on dokuz gün sonra tekrar gelen Nalan ne ile karşılaşacak? Her şey bıraktığı gibi mi?
•
"Yalvarırım git Nalan. Benim başıma bela açma! Mahallemden git! yoksa-"
"Yoksa?"
"Zor lan!" dedi yarım ağız bağırarak.
"Hayatımı siktin ulan! görmüyor musun Nalan beni? Yarattığın enkazı görmüyormuş gibi! Nalan senle ben aynı mahalleyi bırak aynı şehirde yaşayamayız!" göz yaşlarımı sildim bedenimin yanında ki iki kolu ve yakınımda ki yüzü her şeyi zorlaştırdı. Kör kütük sarhoştu.
"Neden?" diye sordum acıyla.
"İki yangın beden birleşir.." dedi kendine hatırlatır gibi. Sonra ekledi. "Biz artık beraber yanmayız Nalan. Ya küle döneriz. Yada yakarız!"