ATALANTE 2 | [TAMAMLANDI]
  • مقروء 861,842
  • صوت 78,854
  • أجزاء 45
  • مقروء 861,842
  • صوت 78,854
  • أجزاء 45
إكمال، تم نشرها في سبتـ ٢٩, ٢٠١٩
"Ben delirmedim sadece yaşanılanları kimseye inandıramıyorum."

| Seri 3 kitaptan oluşmaktadır. Serinin ilk iki kitabı yayımdadır ve tamamlanmıştır. Serinin ikinci kitabıdır. |
جميع الحقوق محفوظة
الفهرس
قم بالتسجيل كي تُضيف ATALANTE 2 | [TAMAMLANDI] إلى مكتبتك وتتلقى التحديثات
أو
#27ruh
إرشادات المحتوى
قد تعجبك أيضاً
EJDERHA ŞÖVALYESİ ~ ARYA ~ بقلم yildizmutlu91
102 جزء undefined أجزاء مستمرة
# Gençkurgu-- Fantastik # # 3. Fantastik # 1. Akademi # 1. Büyü # 1. Ejderha # 1. Efsane # 1. Elementler # 1. Krallık # 1.Takıntı # 1. Savaş # 3. Merak - Düşünsene, sen büyünün her şey olduğu bir dünyada, zerre kadar büyü gücüne sahip değilsin. Sen bu dünyada hiçbir şey yapmazsın. Her şeyden vazgeç gitsin. Sen doğuştan eziksin ! Cümlesini bitirdikten sonra yüzüme doğru baktı. Gözlerindeki aşağılayan bakışlarla yaptığım mimikleri izliyordu. Sağ elini kaldırıp yüzünü aşağıya yukarı doğru sıvazladıktan sonra eli yüzünde durdu. Elinin yardımıyla sağ gözünün göz kabağını havaya kaldırdı. Işaret ve orta parmağını gözünün üstüne yerleştirip göz bebeğinin iyice görmemi sağladı. Göz bebeğinin içinde bile beni aşağılayan, hor gören bir tutum vardı. Elini yüzünden çekip gözlerini gözlerime tekrar dikti ve güçlü kahkahalar atarak gülmeye başladı. O kahkahalar attıkça içimde kopan fırtınadan haberi bile yoktu. - Yanılıyosun ! Dedim sesim güçlü ve yüksek çıkmıştı. Yüzüne doğru baktığımda anlamsız gülümsemesi kaybulmuş şaşkın bir şekilde bakıyordu. - Ben ezik değilim. Ben güçsüzleri korumak için kendini ateşe atmış biriyim. **************** İçinde bulunduğum Daryon krallığı da dahil bütün dünya büyü gücü üzerine kuruluyken benim içimde hiçbir büyü gücü yoktu. Köyümüze gelen elçinin beni akademiye götürmesi ile bütün hayatım kökten değişti. Şimdi ejderhayı ve yeni sahip olduğum güçleri kullanarak en güçlü olmak zorundaydım. Bu sayede canımdan bile değer verdiğim herkesi koruyabilecektim.
EJDERHA ATEŞİ بقلم MaysaBerran
42 جزء undefined أجزاء إكمال
Simsiyah dağılmış saçları, vahşi duran yüzü ve Onikse benzeyen gözleriyle Şifa'ya bakıyordu. Sanki onun insana dönüşmüş haliydi. Şifa'yı inceleyen gözleri yavaş yavaş öfkeyle dolmaya başladı. ''Sen onu benden çaldın. Şimdi bedelini ödeyeceksin.'' Şifa duyduklarıyla kaşlarını çattı ve etrafına baktı. Ona mı demişti? Durduğu tarafta Oniks ve kendisinden başka kimse yoktu. Acaba Oniks'e mi demişti? İyide ne çalmış olabilirdi ki? Buraya geldiklerinden beri Oniks'i gözünden ayırmamıştı. Bir ara uyumuştu o zaman çalmış olabilir miydi? Ne kadar obur olduğunu biliyordu. Kesin koyun, at ya da herhangi bir hayvanı midesine göndermiştir. Gözlerini kısıp Oniks'e baktı. Aynı anda Oniks de ateş saçan gözlerini karşısındaki adamdan ona çevirdi. Uzun dikenli kuyruğunu havaya dikmiş, her an karşısındaki gruba saldıracakmış gibi duruyordu. Oniks'in gri dumanlı gözlerine baktığında, Sıcak nefesini sinirle havaya bırakıp kuyruğunu salladı. Pekala huysuzluğu üstündeydi ama onun çalmadığını anlamıştı. Eğer o yapmış olsaydı çoktan suçlu çocuklar gibi gözlerini kaçırırdı. ''Sen neyden bahsediyorsun. Biz bir şey çalmadık.'' Şifa karşısındaki insanları süzdü hepsi de ona nefretle bakıyordu. Ama neden? Az önce konuşan adam ona doğru bir adım attığında Oniks'de dikenli kuyruğunu Şifa'nın beline sarıp onu kanatlarının altına aldı. Artık Oniks daha öfkeli nefesler alıyordu. Şifa, Oniks'in beline sarılı kuyruğunu yavaşça okşarken, ''Sakin ol Oniks'' dedi. Karşısındaki adam tekrar öfkeyle konuştuğunda ne duymayı bekliyordu bilmiyordu ama kesinlikle duymayı beklediği kelimeler bunlar değildi. ''Onu. Ejderhayı. Benim ejderhamı çaldın.''
KIZIL GECE  بقلم DuruMavii
85 جزء undefined أجزاء إكمال
Ölüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyordu. Göğsüm inip kalkıyor, kalp atışlarım boğazımda hissediliyordu. Karanlığın bağrında yalpalayan adımlarım kör bir noktaya takıldığında, bedenim tek seferde yere serildi. Dizlerime saplanan dikenler dilime canhıraş bir çığlık yuvarladı. Daha fenası yaklaşan adım seslerinin içime boca ettiği keskin ürpertiydi. "Yardım edin! Biri bana yardım etsin." Avuçlarımı kurumuş yapraklara bastırdığımda, yükselen çıtırtıları kulaklarımı tırmaladı. Kalkmak istedim, karnımda yine aynı kıpırtıyı hissettim. İçimde nereden geldiği, nasıl benimle olduğunu bilmediğim bir şey vardı. Tıpkı benim gibi çaresizce kıpırdanıyordu. Titreyen parmaklarımla karnıma dokundum. Islak yüzümü köhne ormanın derinliklerine çevirip daha güçlü bağırdım. "Yardım edin! Biri bize yardım etsin!" Yeniden koşmaya başladım. Dizlerimden akan kanların çıplak ayaklarıma süzüldüğünü hissedebiliyordum. Güçlükle ayakta tuttuğum bedenim bu kez bir ağaca çarptı. Kendimi sırt üstü yerde bulduğum an gözlerim korkuyla açıldı. Çaptığım şey ağaç değil bir yabancının sert gövdesiydi. Ancak o, bir çınar ağacı kadar uzun ve yapılıydı. Karanlık tüm ayrıntılarını ustaca gizlerken, üzerimde tepkisizce gezdirdiği bakışlarını ve silüetini ele veriyordu. Dirseklerimin üzerinde kalkmaya çalıştım. Buraya kadardı, gücüm tükenmişti. "S-sen..." Bir adım attı. Büyük ve yara izlerinin barındığı parmakları önüme uzandı. "Yardım istiyordun, değil mi?" Sesinin bir rengi olsaydı, bu kesinlikle siyah olurdu. Sesi, şavkı kırık bir siyahtan ibaretti. Şeytanın adaletsiz oyununda bana sunulan başka bir seçenek yoktu.