... "Sen benim için sadece benim hakkımda saçma sapan hayaller kuran minicik bir kızsın, anladın mı?!" O böyle konuştukça yavaş yavaş nefes alamadığımı hissediyor, gözlerimi doldurup akmamak için direnen gözyaşlarımı derin nefeslerle bastırmaya çalışıyordum. "Merak etme! Yarın buralardan gidiyoruz." dedim titrek bir sesle. "Sadece seni sevdiğimi ve seni asla unutmayacağımı söyleyip sana hayatımda ilk ve son defa sarılmak için gelmiştim..." 10 saniyelik sessizliğin ardından kollarını iki yana açtı ve gözlerimin en içine, en derinlerine baktı. Hiç tereddüt etmeden koştum ve sarıldım. Midemdeki kelebekler, yavaş yavaş havalanmaya başlamıştı yine. Her gece yastığımın altındaki fotoğrafına bakarken olduğu gibi... Ama bu seferki kelebekler, uçmuyordu. Sanki göğün de üzerine çıkmaya çalışıyorlardı... Derince bir nefes aldım, kollarımın gücünün yettiğince sarıldım ona sıkı sıkıya. Hiç bırakmayacakmış gibi, hiç gitmeyecekmiş gibi kucağından. "Özür dilerim. Seni sevmediğim ve senden büyük olduğum için. Ve en önemlisi de, küçücük bir kızın kalbini çaldığım için." Başımı onu net bir biçimde görebilecek şekilde iyice kaldırdım. "Ben, senin beni küçük bir kız olarak hatırlamanı istemiyorum. Ben senin aklında, GRİ YILDIZ olarak kalmak istiyorum. Eğer ki ne zaman üzülürsen yada bana ihtiyacın olursa, geceyi bekle ve başını göğe uzat. Derin bir nefes al ve göğe doğru GRİ YILDIZ ismini haykır." son kez bacaklarına sarılıp eline bir not tutuşturdum. "Bunu sakın şimdi açma! 10 sene sonra aç." Son kez yüzüne bakıp koşa koşa kaçtım...