Bugüne kadar belki de yaptığım en güzel şey biraz sonra okuyacaklarınızı kaleme almış olmamdır. Belki bu kitabı kafanızı dinlemek için okuyacaksınız, belki güneşli bir havada deniz misali gökyüzü eşliğinde çimlerde uzanmış bir şekilde okuyacaksınız. Belki de mahalle kütüphanesinde diğer ışıltılı kitapların yanında solgun, eski, kırışık bir kitap dikkatinizi çekecek ve merak edip okuyacaksınız. Belki de siz bunları okurken ben de hayallerimin peşinden koşabileceğim.
Evet, hayallerimin peşinden koşabileceğim dedim. Çünkü şu anda bunları yazarken değil hayallerimin peşinden koşmak hayal kelimesi bile benim için bir hayal. Bunları yazmak okumak kadar kolay değil. Sessiz bir odanın içinde, gökyüzü griden laciverte dönerken soğuk ve rüzgârlı havada pek de iyi manzarası olmayan bir evde hayallerimi gerçekleştirmek için ilk adımımı atmış bulunuyorum, yazıyorum.
Kitapların sadece iyi manzarada ya da havuza karşı yazıldığını mı sanıyorsunuz? Hiç acı çekmemiş, yalnız kalmamış, kendisiyle kavga etmemiş biri kitaptan ne anlayabilir ki? Yazmak bende küçüklükten beridir alışkanlık haline gelmiş bir şey. Otobüste yazıyordum, boş durduğumda yazıyordum, mahallede apartmanların kaldırımlarında oturmuş düşündüklerimi kâğıda aktarıyordum. Yaşıtlarım seksek, yakar top oynarken ya da top koştururken ben yazdım, yazdım, yazdım. Pişman mıyım? Asla!
adam 9 yıl sonra bir kızı olduğunu öğrenip mardinden istanbula yola çıkmıştı.
9 yıl önce boşandığı karısının evinin önüne gelince açık kahve saçları dağılmış ağlamaktan kızarsn yanakları olan küçük bir kız gördü.
kız kafasını kaldırıp baktığında adam olduğu yerde sendeledi bu oydu minik kızı...
yeni kurguma merhaba diyin bakalım nasıl bulacaksınız
❗‼️taciz tecavüz gibi şeyler yok kitabımda‼️❗