Şeytanın bir eli bir omzumda, diğerindeyse meleğin.
Zihnimdeki saf karanlıkla dolu koca boşlukta benliğimi esir alan soğuk hava dalgaları Tanrı'nın ilahi sesiyle dağılıyor.
Şimdi ne şeytan ne melek var. Belirli bir tonu olmayan o ses ve ben gerçek olanlarız.
Burası iyi... Kafamdaki, bana ait düşüncelerin yok oluşunu dinliyorum.
-
Rüyalar; zihnimizin derinliklerinde, karanlık tarafımızda yatan düşüncelere açılan kırık pencerelerdir. Her cam başka bir kişiliğimizi gösterir.
Biz canlıların, farklı yüzleri vardır. Gerçeği hangisidir?
・.・¸·.·'¯'·.·¸・.・
"Uykusuzluk çekiyorum diyebiliriz."
"Insomnia," dedi karşısındaki gözlüklü doktor. Elindeki raporlardan kaldırdı başını. "Sık rastlanan bir hastalık türüdür. Bu durumdan kurtulmanız için-"
"Hasta olmak normal hissettiriyor, Bayım. Belkide sizde bana katılmak istersiniz."
Şimdi, taştan yapılma zeminden kanlar süzülüyor, al bir göl oluşturuyordu.
Ve kız dehşetle gözlerini açtığında yattığı yerden bir süre tavanı seyretti. İşte, yeniden uyanmıştı.
[❧Uyurken korunuyorum. Çünkü o burada ama gerçek değil, sadece rüya görüyorum.]
Rize'de başlayan, Ankara'ya ve İstanbul'a uzanan bir aşk hikayesi...
Barış Alper Yılmaz ve Yağmur Sönmez
Yağmur daha Barış'ı kimse tanımıyorken sırılsıklam aşık olmuştu ona. Kimseye söylemedi, içinde yaşadı bütün duygularını. Şimdi Barış herkesin gözünpn üzerinde olduğu bir futbolcu; Yağmur kariyer basamaklarını tırmanan genç bir avukat ve yüksek lisans öğrencisi. Rize'de olsalardı her şey daha kolay olurdu...