Beyninde kelime kazanı kaynarken sıcak sıcak doldurmalı tabağı insan.
Sıcağı sıcağına servis etmeli yemeği. Çünkü o zaman bilinir tadı yemeğin.
Yıllarca hep erteledim yazmayı. Kurmalı,kurdurmalı,bir kurguyu bir sandalyeye oturtmalı dedim. Hep bekledim.
Şimdiyse olgunlaşan aklım diyor ki, yaz.
Ne olursa olsun, kurgu ya da gerçek, hayal ya da değil, yaz.
Sadece YAZ.
Yazmak istediğinde ya da canın acıdığında, mutlulukla coşduğunda dahi yaz.
Çünkü seni rahatlatan şey bu.
Rahatlat kendini, salsın ruhun esir tuttuğu kelimeleri...
İşte öyle olacak buralar. Bazen kurgu bazen gerçek. Bazen bağlantılı bazen kopuk.
Sadece yazacağım işte. Aklıma geldiğinde,canım istediğinde.
Okuyan olur mu bilmem. Benimle derdini paylaşan, tebessümüme ortak olan olur mu bilmem.
Ama ben buralarda olmaya çalışacağım.
Kendimce yazmaya çalışıp, bazen kendime bazen karakterlerime ve hayalime notlar bırakacağım.
O yüzden diyorum işte, kendimce ve kendime notlar diye.
Belki kelimelere ihtiyaç duyanlar vardır ve beni ve hayali kendisine benimseyenler olur.
İşte onlara da gelsin kendimce notlar.
Beni ve hayali olan her şeyimi kendine benimseyenlere gelsin...
Belki kelime ormanımın içinde kendine ait ağacı bulursun, işte o zaman sen de oturup ormanı seyre koyulursun. Belki ağacın tepesinden, belki de gölgesinden...
Seni seviyorum kendim, hep benimle ol, hep var ol...