Deniz tanrısı Poseidon ve Ateş tanrısı, yüzyıllar önce dillere destan bir aşk ile mağlup oldular. İki zıt ailenin birbirlerine olan düşmanlıkları tüm tanrıların gözünü korkutmuştu. Eğer ateşin ve suyun tanrıları olan bu âşıklardan doğan bir bebek olursa tüm dünyanın kaderi o çocuğun elin de olacaktı.
Ateş tanrıçası bir bebeği olacağını öğrendiğin de bunun kendilerinin ve doğmamış çocuklarının sonu olduğunu bildiği için, diğer tanrıların gazabından kurtulmak umuduyla kendisini okyanusun derinlerine mühürledi.
Nihayetin de o bir ateş tanrıçasıydı. Onu okyanusta bulmaları zaman alırdı. Bebeğini doğurabilmek için zaman yaratmıştı.
Geçen zaman içerisin de, karısının onu terk edip gittiğine kendisini inandıran deniz tanrısı başka bir evlilik daha yapar. Bu evlilikten bir oğlu olur. Tahtını bırakacak bir varisi...
Bunu öğrenen ateş tanrıçasının dünyası yıkılır.
Kızını kurtarmak için karaya çıkar.
Oysa ateş tanrıçasının karaya çıkması, adeta intihar demekti.
Kızının gücünü, daha rahmindeyken hissetmişti. O, ateş tanrıçası ve deniz tanrısının kızı Tithis'ti.
Kızı Tithis'i koruması için, Yeryüzü tanrıçası Gaia'ya yalvarır. Gaia ateş tanrıçasının bu isteğini bedel ile kabul eder.
Ve o bedel, kızı ile Yeryüzü tanrıçasının oğlunun birbirlerine mühürlenmesidir.
Bu bedel, ateş tanrıçasını yok eder. Çünkü bir titan ile ateş ve suyun gücünü taşıyan kişiden doğacak olan birliktelik, tüm iblislerin ve meleklerin sonu demekti.
Bu mühürlenmenin, tek nedeni Gökyüzü tanrıçasının istediği bir mızraktı.
KADERİN MIZRAĞI'NI tek bir kişi kullanabilirdi, Tithis!
Kaderin mızrağını kullanan kişi, tüm yeryüzünü ve tüm varlıkları yönetebilecektir.
Not; Bazı tanrlar ve onların güçleri, yazarın hayal ürünüdür.
# Gençkurgu-- Fantastik #
# 3. Fantastik
# 1. Akademi
# 1. Büyü
# 1. Ejderha
# 1. Efsane
# 1. Elementler
# 1. Krallık
# 1.Takıntı
# 1. Savaş
- Düşünsene, sen büyünün her şey olduğu bir dünyada, zerre kadar büyü gücüne sahip değilsin. Sen bu dünyada hiçbir şey yapmazsın. Her şeyden vazgeç gitsin. Sen doğuştan eziksin !
Cümlesini bitirdikten sonra yüzüme doğru baktı. Gözlerindeki aşağılayan bakışlarla yaptığım mimikleri izliyordu. Sağ elini kaldırıp yüzünü aşağıya yukarı doğru sıvazladıktan sonra eli yüzünde durdu. Elinin yardımıyla sağ gözünün göz kabağını havaya kaldırdı. Işaret ve orta parmağını gözünün üstüne yerleştirip göz bebeğinin iyice görmemi sağladı. Göz bebeğinin içinde bile beni aşağılayan, hor gören bir tutum vardı.
Elini yüzünden çekip gözlerini gözlerime tekrar dikti ve güçlü kahkahalar atarak gülmeye başladı. O kahkahalar attıkça içimde kopan fırtınadan haberi bile yoktu.
- Yanılıyosun ! Dedim sesim güçlü ve yüksek çıkmıştı. Yüzüne doğru baktığımda anlamsız gülümsemesi kaybulmuş şaşkın bir şekilde bakıyordu.
- Ben ezik değilim. Ben güçsüzleri korumak için kendini ateşe atmış biriyim.
****************
İçinde bulunduğum Daryon krallığı da dahil bütün dünya büyü gücü üzerine kuruluyken benim içimde hiçbir büyü gücü yoktu. Köyümüze gelen elçinin beni akademiye götürmesi ile bütün hayatım kökten değişti.
Şimdi ejderhayı ve yeni sahip olduğum güçleri kullanarak en güçlü olmak zorundaydım. Bu sayede canımdan bile değer verdiğim herkesi koruyabilecektim.