"Çirkin!"
"Evlat olsa sevilmez..."
"Yüzüne bakamıyorum."
"Şunun tipe bak, şeytan çarpmış!"
"Sidikli seni."
"Aptal!"
"Bu çirkinlik doğuştan mı?"
"Kıçım bile senden güzel!"
Her gün, her yerde, herkesten ve her zaman bu kelimeleri işiten bendim.
Yüzüm yüzünden arkadaşlarım olmayan bendim.
Kimsenin çirkin olduğu için yanına gelmediği bendim.
Peki benim suçum neydi, çirkin olmak mı?
Hayır, benim suçum bu yüz ile normal bir hayat yaşamak istememdi.
Herkes benimle dalga geçerken, tek başıma kendimi savunabileceğimi sanmaktı.
Ne de olsa ben kimdim ki?
Çınar'ın son günlerde içine kapanması ve kimseyle konuşmaması ailesini tedirgin eder. Babası, arkadaşının tavsiyesiyle mahallenin gençlerinden yardım ister. Görkem ve arkadaşları bu teklifi kabul eder ve Çınar'ın ne gibi bir sıkıntısı olduğunu öğrenmeye çalışırlar. Aslında çok büyük bir çıkmazın içinde olduğunu anlayan Görkem, ona yardım etmeye ve bir gölge gibi peşinde dolaşmaya başlar. Bu takip gizli bir gerçeği açığa çıkartırken, aralarında da ister istemez bir çekime neden olur.