Tüm Karadeniz karşısında duruyordu genç kadının. Karadeniz'in en hırçın dalgası da tam arkasında. Nefesi ensesine değdiği an ürperdi. Nefesi. Birkaç gün önce kesilen nefesi. Bir daha hiç hissedemeyeceğini düşününce kalbine binlerce kurşun yemiş gibi hissetmişti Zeynep. Ama işte bak yine orda, en sevdiği yerdeydi.
"Bulurum demiştim güzelim." Aslan derin bir nefes aldı sevdiğinin kokusundan. "İstersen ateş ol yak beni. İstersen Karadeniz ol dalgalarında boğulayım. Ya da bir kuş gibi kaçabildiğin kadar kaç benden. Ama unutma kalbinin bende olduğunu bildiğim sürece ne seni bulmaktan vazgeçeceğim ne de sana olan aşkımdan."
Biliyordu genç kadın. Bulurdu. Tıpkı daha önce bulduğu gibi. Bundan hiçbir şüphesi, hiçbir kuşkusu yoktu. İyice yaslandı sevdiği adama. Ellerini, beline sarılı olan ellerin üstüne koyduğunda içinden söz verdi Aslan'a. 'Şu koca Karadeniz şahidim olsun ki bundan sonra ne ben giderim, ne de seni almalarına izin veririm.'