Kitap Bir: "Her seçim bir vazgeçiştir."
Kariyer basamaklarını adım adım çıkma hedefiyle atıldığı iş hayatında, hırslarını, tutkularını, kendini keşfeden ve zor kararlarla sınanan genç bir kadın: Işık.
İki aşkın arasında kalmanın ne demek olduğunu bilmiyor, kora kor yanmanın nasıl bir his olduğunu hiç tanımıyordu. Henüz...
Dostluk, aşk ve ihanet ekseninde kesişen üç hayat, Işık, Tekin ve Rüzgar.
Onlar aldıkları/alamadıkları bütün kararlarıyla sizi ve duygularınızı bir uçtan bir uca savuracaklar.
Kitap İki: "Her bitiş bir başlangıçtır."
Işık, seçiminin ardından ummadığı bir hayatın içine düşmüş, yersiz yönsüz arayışların ve umutsuzluğun içerisinde çıkış yolunu çoktan kaybetmiştir. Beş yıl geçmiştir. Beş yılın ardından geri dönen, ona hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını, hiç kimsenin eskisi gibi kalmadığını kanıtlamak ister gibidir. Ve dahası da vardır.
Alınan kararlar, ortaya çıkan ve çıkamayan sırlar ikinci kitapta yüreğinizi bir kez daha alt üst edecek.
*Hikaye yetişkin içeriktedir.
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı.
Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı.
Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu.
İzem Karasu.
Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı.
Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı.
İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı.
Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı.
.....