Dudaklarımdan bir nefeslik ayrılışıyla hafif bir inilti koyuverdim. İkimiz de bunu beklemiyorduk. "Bundan sonrasının dönüşü yok, biliyorsun değil mi?" Sorusuyla kendinden geçen beynim bir şeyleri idrak etmek için çalıştı. Sahi, bundan sonrası neydi? Mayış mayış gözlerle yüzüne bakmaya başladım. O da beni süzüyordu. Her bir haremi ezberine kazır gibi. Baş parmağı sızlayan dudaklarımda sürtünürken yeşil gözleri gözlerimde durdu. "Şu saatten sonra benim her şeyimi kabul edebilecek misin?" Yutkundum, hayır diyemedim. "Bakamam ki." Kavisli kaşları anlamdıramadığım şekilde çatıldı. "Dövüşmezsen olmaz mı? Orda sana gelen yumruklara bakamıyorum." Yutkunma sırası ona geçti. Gözlerinden geçen şefkat pırıltılarını yakalayabilmiştim. Ani bir hareketle bel boşluğumdan tutup beni iyice kendine bastırdı. Şişen dudaklarımda tekrar hissettiğim baskıyla elimde olmadan karşılık verdim. Ellerim saçlarını çoktan bulmuş dudaklarımdaki ağrı tekrar baş göstermişti ama hâlâ aklımdaki sorunun cevabını alamamıştım. Gözlerimin önünde dövüşmeye devam edecek miydi? Yazılış Tarihi : 09.11.19All Rights Reserved