"bak şimdi. bu çerez tabağını dökeceğiz. leblebiler saatmiş, üzümler dakika. fındıklar günmüş ama. sayalım, o kadar sonra git." sonra aniden nerden bulduğunu bilmediğim tek şamfıstığını çıkarıp "peki, bu yılmış. yıl olsun" derdi. "yüzyılmış tamam mı, ölüm gelinceye kadarmış."
üzümleri, leblebileri falan sayardık sonra. tek şamfıstık. o yüzyıldı. o ölümün geldiği zamandı. onu pek tartışmazdık. onu açar, yarısını yer, yarısını bana verirdi. sonra öpücük balığı ve ayrılık.
"Kalbim aklındaki kadar geniş değil, sadece, bir kişilik yer var."
i wanna li-li-li-lick you from your heaf tou your toes
and I wanna move form the bed down to the, down to the, to the flo'
But I gonna kn-kn-kn-know what-what's your fan-ta-ta-sy?