Küçükken ellerimi gökyüzüne uzatır bulutlara dokunmaya çalışırdım. Anılarımda bulutlara dokunuyor ve onları pamuk şeker gibi ağzıma götürdüğümü hatırlıyorum. Çocuk kalbimle artık ne kadar çok dokunmak istediysem o bulutlara, rüyalarıma girmiş olsa gerek ki hala zihnimin raflarında tozlanmamış bir şekilde duruyor. " Onlara gerçekten dokunabileceğini düşünüyor musun?" Ferit. O da benim gibi yanıma uzanmış, güneş yüzünden kıstığı gözleriyle ellerime bakıyordu. Sorusunu cevaplamadan önce oturur pozisyona gelip yüzüne gölge düştüm. O da iki kolunu başına yastık yapıp bana dikkat kesildi, aynı anda benim de nefesim. İnsanın direk gözlerinin içine bakma alışkanlığı vardı ve benim üstümdeki etkisini bilmiyordu. Bilse bunu daha çok yapacağından emindim. Gözlerimi gözlerinden çekip uçsuz bucaksız, gökyüzünün yansıması olan mavilere yönelttim. "Aslında dokundum hatta pamuk şekeri niyetine de yedim" Yüzümdeki hınzır gülüşle tekrar ona döndüm. O da gülüyordu. Doğrulup , kaskı eline alıp ayaklandı. Ne istediğimi biliyordu. " 10 dk ya burdayım. " Ona sadece gülümseyerek kafa salladım. O da koşar adımlarla motorsikletine gitti. Ferit. Onunla bu noktaya kadar gelebileceğimizi hiç düşünmemiştim. Ona göre üçüncü tesadüften sonra ben onun kaderiydim. Parmaklarımızdaki kırmızı ip biz büyüdükçe kısalmış ve bizi birbirimize yaklaştırmıştı. Belki haklıdır ama haksız olduğu bir nokta vardı biz birbirimizin ruh eşleri değildik. Bizim tek ortak noktamız ikimiz de birer katildik. Bilmeniz gereken en önemli şey; bu basit bir aşk hikayesi değildir.All Rights Reserved