Ayağıma vurulan onca pranganın şafağında,
Kalbimdeki o deliksiz acının şiddeti, Gözlerime çekilen her bir gölgenin göz çukurlarımda sakladığı o korku misali bir gençlikti benimkisi.
Nereye gitsem yaşanılanlardan bir haber bir kalabalık karşılardı yüreğimi.
Buzdan bir şato, hardan bir taçtı yüreğimin hikayesi.
Beynimdeki o lanet olası tümör yüzünden beni çepe çevre sarmalayan dostluklarımdan, yüzümü güldüren anılarımdan vazgeçmek, onları arkada bırakmak zorunda kaldım...
Aşkımızın varlığına göz yummam gereken yerde, onu yok sayıp ailem için doğru olacağını düşündüğüm yere gittim.
Ve bunu yaparken bir veda bile edemedim.
Kendi dilimde bir şeyler saçmalamıştım fakat kim olsa anlamazdı dediklerimi.
Yüreğim bile toparlayamıyordu sözcüklerimi.
Onu sevdim, seviyorum ve seveceğim...
Tek bildiğim buydu, tabi ömrümün yettiği kadar, sürem dolana dek...
Kalbimin zikrettiği sözcük olacaktı bu sözcükler...
☆☆☆
Tüm hakları saklıdır.
Kitap kapağı: @Pikomin
Sizleri ve düşüncelerinizi seven yazarınız...
Konu:
Bir hemşire işine yine her zamanki gibi geç kalır ve patronu onu işten kovar, hemşirenin Nehir diye bir arkadaşı vardır ve ona iş ilanı verebileceğini söyler. Hemşire eve geri döndüğünde akşama kadar iş arar fakat bulamaz, bu yüzden de arkadaşı Nehirin dediği gibi iş ilanı verir...
İşte her şey o ilana cevap geldikten sonra başlar.