Ayağıma vurulan onca pranganın şafağında,
Kalbimdeki o deliksiz acının şiddeti, Gözlerime çekilen her bir gölgenin göz çukurlarımda sakladığı o korku misali bir gençlikti benimkisi.
Nereye gitsem yaşanılanlardan bir haber bir kalabalık karşılardı yüreğimi.
Buzdan bir şato, hardan bir taçtı yüreğimin hikayesi.
Beynimdeki o lanet olası tümör yüzünden beni çepe çevre sarmalayan dostluklarımdan, yüzümü güldüren anılarımdan vazgeçmek, onları arkada bırakmak zorunda kaldım...
Aşkımızın varlığına göz yummam gereken yerde, onu yok sayıp ailem için doğru olacağını düşündüğüm yere gittim.
Ve bunu yaparken bir veda bile edemedim.
Kendi dilimde bir şeyler saçmalamıştım fakat kim olsa anlamazdı dediklerimi.
Yüreğim bile toparlayamıyordu sözcüklerimi.
Onu sevdim, seviyorum ve seveceğim...
Tek bildiğim buydu, tabi ömrümün yettiği kadar, sürem dolana dek...
Kalbimin zikrettiği sözcük olacaktı bu sözcükler...
☆☆☆
Tüm hakları saklıdır.
Kitap kapağı: @Pikomin
Sizleri ve düşüncelerinizi seven yazarınız...
❝Yüzünü çok sevdim, ödünç alabilir miyim?❞ dedim birden gözlerimi gözlerine dikip. Nasıl olsa bir daha karşılaşmamız pek mümkün değildi, hem bu fırsatı kaçıramazdım hem de bu cesareti bir daha bulamazdım. Ağzımdan çıkan kelimelerin anlamsızlığıyla gözlerini kırpıştırdı.
❝Anlayamadım?❞
❝Yüzün tam hayalimdeki gibi, bir günlüğüne modelim olur musun?❞
Uyarı: Küfür ve argo kelimeler içermektedir.
Bu kurgu tamamen hayal ürünüdür, gerçeklikle hiçbir bağlantısı yoktur.
Slow burn bir hikayedir.
Üniversite #1 / 16.11.2024