Bir savaşçı dünyaya geldi...
Doğar doğmaz bir savaşın içinde buldu kendini. Hayatı boyunca savaştı, binlerce ok fırlatırdı bedenine, hepsinin yarasını kendi sardı, kendi iyileştirdi.
Büyük savaşa girdi, binlerce orduya karşı kazandı. Yaralandı, arkadaşlarını kaybetti... Sardığı yaralar tekrar nüksetti, Her şey bitti, diyerek bir köşeye sindiğinde gözleri kapanır gibi oldu. Çığlık sesleri duydu, "Yardım edin!" diye bağırdı ince bir kadın sesi. Etrafına bakındı, bir kaç kişi savaştan kalan ganimetleri topluyordu. Ayağa kalktı genç savaşçı, sesleri takip ederek ilerledi.
Sonunda bir Krallığın önünde durdu, kafasını kaldırıp inceledi. Karanlık bir sis çökmüştü, çığlık sesleri acı dolu inlemelere dönüşmüştü. Krallığın kapısının önünde durdu.
Çok güçlü ve aşılamaz bir kapı olduğu her halinden belliydi. Genç savaşçı kapıyı çaldı, beklemeye başladı.
Kulelerden birinde gece saçlı bir kadın göründü, "Her çalana açılmaz o kapı." dedi sert ve kırılmaz bir sesle. Gece saçlı kadının saçları birer ok oldu ve savaşçıyı kalbinden vurdu, genç savaşçı kalbini tuttu. Ellerine kanlar bulaştı.
"Yaralıyım..." dedi acıyla.
Genç kadın kafasını iki yana salladı, "Ben daha da yaralıyım."
"Beklesem bu kapı açılır mı?"
"Beklemeden göremezsin..."
*
"O kapıyı çok kişi çaldı, hepsi içeri girmek için zorladı. Sense sadece tıklattın. Açmamı bekledin, işte bu yüzden ben senin Gece'nim. Ay'ın Gece'siyim..."
***
Not: Fantastik değildir ve her hangi bir kitabın devamı da değildir.
KİTABIN BASIMI İÇİN TEKLİF GELMİŞTİR ANCAK BAZI SEBEPLERDEN DOLAYI REDDETİLMİŞTİR...
"Kapımın önünden başka bayılacak yer bulamadın mı?"
"Sen ne kadar kaba bir adamsın ya? Sanki ben seçtim bayılacağım yeri! Hatta inanır mısın? Kapının önünden geçerken dedim ki burası bayılmak için çok uygun bir yer. Burada bayılırsam dağdan inen bir takım elbiseli ayı gelir ve beni kurtarır! O ayı da sen oldun!"
"Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Bana ayı mı dedin sen?"
"Ben sana takım elbiseli ayı dedim. Sadece niye bir kısmını alındın ki?"
*
"Bu yazı da ne?"
"Dikkat! Mafya var!"
"Hadi ya! İyi ki okudun! Benim okuma yazmam yoktu zaten"
"Sen kültürsüz bir mafya mısın? Hiç yakıştıramadım! Çok ayıp! İstersen öğretebilirim!"
"Hay Allah'ım sen bana sabır ver! Sülük gibi yapıştın bir de gitmiyorsun ya! Ben sana ne yazıyor demedim! Niye arabamın camındaydı bu?"
"Hani bebek olan arabalara yazıyorlar ya 'dikkat! Bebek var!' ben de düşündüm ve dedim ki mafya olan arabaya 'dikkat! Mafya var' yazmak gerekir? Kötü mü düşünmüşüm?"