İşaret parmağım ve baş parmağım arasında tuttuğum üzerinde kurumuş kan izleri olan ama keskinliğinden hiç bir şey kaybetmemiş jileti göz yaşlarımın ıslattığı yarı çıplak göğsümün üzerinde çaresizce bekletiyorum. ... Gözlerim kendini yavaşça karanlığa teslim ederken kafamı sola doğru yatırdım. Başım çarşafları yeni değiştirilmiş olan yumuşak yatağa değdiğinde içimde nazik bir ürperti oldu. Bilincim bedenimden ayrılırken son hatırladıklarım karşımdaki duvara yazılı olan kırmızı renkteki yazıydı.