İçeri girdiğimiz de önünde duran masadaki kağıda bakan Özkan bize kafasını kaldırıp bakmadan "sana git demedim mi ben İnci? Gerçekten canımı sıkıyorsun" demişti. M= dikkat et ben farklı bir şeyi sıkmayayım, kurşun gibi Cevabıma karşılık kafasını kaldırarak bana bakmış ve zaten iri olan gözleri daha da büyümüştü. Ö= sen... siz? Nasıl!? E= cidden bizi üç beş halat düğümü ile tutabileceğinizi düşündünüz mü? Yazık bizi hiiiiç tanımamışsınız M= bu kadar şaka yeterli. Ya ellerini yukarı kaldır ve yere oturarak ölümünü bekle! Ya da izin ver şuradan geçip gidelim. Hangisi Özkan bey?