"Uyuyamadım o yüzden geldim. Gönderme beni!" dedi daha sıkı sarılarak. Onu gönderebileceğimi, ona düşündüren ne olabilirdi ki? o benimle kaderini çizmeye karar vermişti. O halde kaderim onundu.
"Seni göndermem, asla git diyemem!" dedim. Artık fısıltıyla konuşmuyordum.
"Birbirini çok iyi tanıyan ama birbirine, birden yabancılaşan bizden başka bir çift var mıdır acaba?" dedi. O da benim gibi düşünüyordu, biz birbirimizin aşık hali dışında her halini biliyorduk. Gözlerimizle anlaşan biz, sevgili olduktan sonra kurduğumuz cümlelerle bile anlaşamaz olduk.
"Gizem'e karşı öyle bir şey düşünmedim. Gizem'e öyle bir şey düşündürmedim. Bunları bilmem kaç kez konuştuk ama sen hala bana inanamıyorsun." dedi acı çeker gibi.
"Seni o kadar sevgisiz bırakmışım ki ne yapsam inandıramıyorum, ama ben artık bu yoldan dönmem Beril! İnanacaksın, inandıracağım; başka yolu yok, başka yolum yok!"
Siz: Sırf beraber çalıştığımız için bana böyle davranmanıza izin veremem, İlker Bey?
İlker bey: Davranışlarımın sebebi sadece beraber çalışmamız değil Başak hanım.
Siz: Peki ya ne?
Siz: Ne bu haddinizi aşmalarınız?
Siz: Sabrımı zorlamalarınız.
İlker bey: Aklımı sikip attığın için bunların cevapları bende de yok. Buna aşk diyorlar ama çok saçma.
İlker bey: Hiçbir insan, bir insanın iradesini bu kadar sikemez.