"Bana geçecek dedin, bunlar bitecek, iyi olacaksın dedin!" gözlerimi gözlerine sabitledim "İnandım, sana bir an bile düşünmeden saf gibi kandım. Evet, b-belki gerçek o-olamayacağını biliyordum ama inanmak istemedim." Gözlerimin yaşların etkisiyle yanmaya başladığını hissediyordum. Hayır, ağlamayacaktım! Sesimin titremesine engel olmaya çalışarak devam ettim "Haklıydın." dedim. Anlamamış gözüküyordu, sorarcasına tek kaşını kaldırdığında açıklama gereği duydum. Onun bana her zaman hatırlattığı o cümleyi keskin bir şekilde tekrar ettim. "Duyguların ve mantığın arasındaki savaşı duyguların kazanırsa SEN KAYBEDERSİN. Hissetme! Her ne olursa olsun asla hissetme. Sevgi, nefret, korku, üzüntü, heyecan... Hissetme!" Söylediğim her kelime ruhumdan bir parça koparıyormuş gibi hissediyordum. Canım yanıyordu. Duygular... İnsanı insan yapan en önemli şey değil miydi? Eğer hissetmezsem ne anlamı kalırdı? Bu beni güçlü mü yapardı ya da başarıya mı ulaştırırdı? Hiç sanmıyorum. Bu sadece kendime yapacağım bir işkence olurdu. Konuşmaya başlayacağı sırada biranda sesimi yükseltip kaldığım yerden devam ettim "NEDEN YALAN SÖYLEDİN?! NEDEN BENİ UMUTLANDIRDIN ANNE?!" diye bağırdım. Ağzımdan istemsizce bir hıçkırık kaçtığında kendimi daha fazla tutamayacağımı anladım. Ellerimle gözyaşlarımı silip güçlü olmaya çalışıyordum "N-Normal olmak istiyorum-" Annem sözümü kestiğinde şaşkınlıkla ona baktım, gözleri dolmuştu. Onu böyle gördükçe hıçkırıklarım daha da arttı. Ruhsuz... Kalbinde tek bir sevgi kırıntısı bulunmayan, yüzünde bazılarına çok normal gelen o aptal gülümseme olmadan... Söylediği o cümleyle ile artık tamamen yıkılmıştım.
" OLAMAZSIN..."