" yok eden, dağıtan, eriten sıvından ver içmek için bana güçlü unutkanlığın tatlı merhemini ve lütfunu ödünç ver bana " λ Lâkin unutuluş suyundan kaç yudum alırsa alsın, asla unutmadığı ve asla unutmayacağı tek isim düşmüş meleğin hafızasına çivilerle kazınmıştı. Ölülerin pençeleri bile, çektirdiği daha çok acıyla acısına son veren ismi adamın hafızasından silemeyecekti. " yakın tut beni, açığa çıkar yıldızları kalbime saldırdın sen, beni tekrar öldürmek için " λ Damarlarında kalan son damla kanı ölülerin pençelerine bulaşmadan önce iki sözcük döküldü tanrıçanın dudaklarından. Ölüm meleğini gördüklerinde öleceğini anlayarak günahlarının bağışlanması için tanrıdan son bir şans dilenen fani günahkârların yakarışları gibi, dua edercesine son kez fısıldadı kadın bildiği tek isimsizliği. " senin parmaklarınla boğulurken, senin aşkınla boğulurken nefret ettiğim yaşam sen olduğun için bana sensiz yaşayabileceğim bir hayat bağışla " λ