Silahların sesi boşlukta yankılandı. Böyleydi işte kızın hayatı. Ansızın geliyordu intikam peşinden, sinsice...Talep ediyordu sahip olduğu canı, nereye kadar kaçabilirdi böyle? O da biliyordu, ölüm onun daimi sevgilisiydi. Nerede olursa olsun gelip buluyordu onu. Evindeydi, Çukurunda ama onun sahip olduğu çukur o kadar derindi ki, kendi içinde kayboluyordu. Belki de onun çukuru herkesi mahvedecek kadar karanlıktı. Herkese her şeyini kaybettirecek kadar...
Azra, yıllar önce Rusya'ya gönderilen bir casustur ancak görevini tamamlayamadan, başka bir casus tarafından kimliği açığa çıkar. Rusya'dan kaçmadan önce bu casus tarafından vurulduğuna emindir ancak onu görememiştir. Şimdi çift taraflı ajan damgası yemiş ve ülkesine geri dönmüştür. Ülkeleri savaşa sürükleyecek kadar istihbarata sahip olan Azra, Çukura, kendi adını unutmadan önce evi bildiği mahalleye dönme kararı alır. Asıl çift taraflı ajanı ortaya çıkarma çabasında, Çukurun da işleri arasına karışan Azra, Yamacı, o çok sevdiği çocuğu ve şimdi karşısında duran adamı tüm bunların neresinde tutacağını bilemezken, kendi adını temizlemeyi amaçlar.
Tilki, Kırlangıç, Azra, Vera...
Sahip olduğu hangi kimlik aslında ona ait? Hangi kimlik onu bu savaştan çıkarabilir?
Ona ait olan bir şey var mı hiç?
Ve hangi savaş, savaşılmadan kazanılabilir?
Ben Hansuret-Bikeç. 1590 senesinin sonbaharında Prens Alkas Çerkassky ve Prenses Feride'nin kızı olarak dünyaya gelen, Çerkeslerin güzelliği dillere destan prensesi Hansuret...
Ben Hatice. 1601 yılında Çerkesya'dan Osmanlı'ya gönderilen, saray kethüdası halası Servazad tarafından hanedan gelini olsun diye eğitilen Hatice...
Ben Mahfiruz. Çerkes Valide Handan Sultan'ın gelini, Osmanlı Sarayı'nın başhasekisi, Sultan Ahmed Han'ın nikahlı karısı, sevdalısı, yakını, sırdaşı, sekiz evladının anası Mahfiruz...
Ben Valide Mahfiruz. Sultan Osman'ın validesi, saltanatının naibesi Valide Mahfiruz...
Tek rakibim vardı: Kösem. O da yenemedi beni...
Tarihî gerçeklerden ilham alınarak kurgulanmıştır.