Uyanış
  • Reads 460
  • Votes 26
  • Parts 15
  • Reads 460
  • Votes 26
  • Parts 15
Complete, First published Dec 28, 2019
Oysa aklının ucunda dahi yoktu uyanmak. Derin bir uykunun içinde, sanrılar tarafından kuşatıldığını fark etmesiyse olanaksızdı. Gerçek ile sahte arasındaki çizgiye inşa ettiği evden çıktı. İlk adımıyla çiğnediği sanrının adıysa ''aşk''tı. Arafın kapısı aralanmıştı artık. Işığı görebiliyordu fakat karanlığa alışan gözlerine laf geçiremiyor, kendine itiraf etmeyi reddetse de -içten içe- korkuyordu. Ne de olsa bilinmezliğin soğukluğu çarpıyordu yüzüne. Bilinmezliğin içerdiği ihtimaller düşüyordu zihnine ve dolayısıyla üşüyordu.
Gerçekliğin keskin köşeleri vardı ve adına düşünmek denen insana özgü bir hastalığın pençesinde kıvrandığını biliyordu. Her ne kadar uzak, her ne kadar unutkan olsa da, önce insan, sonrasında bir ölümlü olduğunu hatırladı. Sonra bir adım attı. Ardından bir adım daha...

      Yükseliş, hiç şüphesiz ki sanrılar üzerine kurulu bir hayatın yıkılışıyla başlar. Başlarda elbette ki afallar insan. Alışkanlıkları terk etme fikri dahi bireye stres yüklerken, monotonluğun o uyuşturan ağırlığını sırtından atmak ürpertir, dehşete sürükler insanı. Öyle ki: ''Tam da aşina olunan her bedbahtlık normalleşmişken, yalnızlık ve samimiyetsizlik kokan ilişkiler kabullenilmişken, aşağılıklığını bilmemize rağmen mevcut benliğimizle barışmışken bu da nesi şimdi?'' der insan, her yıkılışın ve farklılığın bilinmezlik ve gelecek kaygısı doğuracağını bilerek. Oysa kırılmalı koza, parçalanmalı duvarlar. Sürünmeyi bırakıp uçmak için.  
...
All Rights Reserved
Sign up to add Uyanış to your library and receive updates
or
#6bilmek
Content Guidelines
You may also like
GECENİN İZİ by hisssizyazar
40 parts Ongoing
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....
You may also like
Slide 1 of 10
KONUK SEVMEZ DENİZ cover
Fındık Tarlası cover
ÖFKE ÇİÇEĞİ  cover
Kara Gül  cover
MAZHAROĞULLARI cover
AYNI BIÇAĞIN SIRTINDA (+18) cover
Sarmaşık [BxB]  cover
İMDADIM cover
AİLE 2 PAPATYA (Düzenlenecektir) cover
GECENİN İZİ cover

KONUK SEVMEZ DENİZ

15 parts Ongoing

❝Burası Karadeniz, burada hiçbir aşk mücadelesiz olmaz.❞ "Karadeniz'e eskiden Konuk Sevmez Deniz derlermiş," dedi. Sesindeki buz dağı yüreğimi titretti. Bunu daha önce hiç duymamıştım. Demek hırçın dalgaların sahibi olan Karadeniz'e Konuk Sevmez Deniz diyorlardı. İlk kez duyduğum için olsa gerek garibime gitmişti. Ben de buraya gelen bir konuktum. "Peki ya, öyle mi?" diye sorduğumda bakışlarımı usulca ona kaldırdım. "Burası gerçekten konuk sevmez mi?" "Sevmez," dedi Kuzey net bir dille. "Alır, götürür, öldürür seni. Sen de elbet gideceksin buralardan, ait olduğun yere döneceksin. Buralar hiç konuk sevmez." Bir düşman kapıyı çalar. Elinde ölümle bekler. İmkânsız bir aşk başlar.