Bir varmış, bir yokmuş...
Bütün destansı masallar böyle başlar değil mi? Önce bir varmış derler, birileri var olur, o birilerinin masalları var olur. O masallar yaşamlarını sürdürdükçe büyür, büyür ve o birileri fark etmeden kendilerini birbirlerinin masallarının içinde bulurlar. Masallar değildir artık onun adı, masaldır. O birilerinin tek bir masalı vardır artık. Ne yaparlarsa yapsınlar o masalın içinden çıkamazlar. Sonu olmayan bir labirentte hararetle çıkışı ararken kah yakınlaşır, kah uzaklaşırlar ama asla o masalın içinden çıkamazlar.
Sonra bir yokmuş derler ve açılır labirentin kapıları. O destansı masal, o zorlu masal bir saniyede yok oluverir. Ne o birileri kalmıştır geriye, ne de o birilerinin masalları. O an anlarlar, o labirentte çıkışı bulmak için geçirdikleri zaman, labirentin çıkışında hissettikleri yokluktan daha değerli olmuştur. Ve o an anlarlar bu yok oluşun artık geri dönüşü yoktur. Destansı masal masallığını yitirip destan olarak kalmıştır ve hep öyle kalacaktır...
Sırf kuzeni için Mardin'in Acımasız ağasına kurban edilen Larin...
Annesi için berdeli kabul eden Baran ağa...
Kuma yoktur!
Bol bol +18 sahneleri olacaktır!
Bunları dikkate alarak okursanız çok
sevinirim canlarım:)
Kıskan çlık bol bol vardır!