İçinde cinsellik vardır. Baştan uyarayım da sonradan saldırmayın.
🌷
"Kadınlarıma nasıl davrandığımı göstereyim."
Gömleğini omuzlarından yavaşça sıyırıp yere düşmesine izin verirken başımı salladım. Güneşle kavrulan teni karşımda dikilirken ağzım kurudu, tenini ısırma isteğimle savaştım.
"Önce onları öperim," diye mırıldandı. "Tam buradan." Beni kollarının arasına çekerek, iki elini birden saçlarımın arasından yerleştirdi ve boynuma ulaşmak için başımı arkaya itti. Usulca öperek, dudaklarını çenemde gezdirdi. İnledim.
"Sonra onun hazinelerini sahiplenirim, iki altın ve bir gümüşü."
Göğüslerime doğru baktı. Uçlarına parmaklarıyla dokundu ve eğilip sağdakini ağzına aldı. Isırıkla hissettiğim acıyı zevkim bastırıyor, inim inim inliyordum.
Tanrım! Ben bu avcıyı istiyordum.
"Aslında... Biliyor musun, ah? Ben..." Ellerimle yüzünü tuttum. Isırmaya ara verip bana baktığında ellerimle yanaklarına bastırdığım için dudakları büzüşmüş oldu.
Tıpkı küçük bir çocuğa benzese de bir Kadın Avcısı olduğunu unutamıyordum...
"Senin yaptığından daha iyisini yapabilirim."
Çenesini göğüs çatalıma doğru bastırdı. Sakalları tenime öyle güzel batıyordu ki sonsuza dek orada kalsın istedim. Ama onun bana ait olduğunu hissettirmezsem Demirli'yi elimden kaybedebilirdim. Bu yüzden ona dikkatle baktım, o bana arzuyla bakarken.
"Sana olan sevgimi öyle bir gösteririm ki Kadın Avcısı olmaktan vazgeçersin. Sadece bana kalırsın, Demir Yürekli." Son dediğimi ciddiyetle söyledim. "Bir tek bana."
Bana baktı, bacak aramda hissettiğim sızıyla başımı arkaya attım. Gözlerimi kapatıp inledim. Parmakları daha da içime girdi. Ben inim inim inlerken boşta kalan eliyle çenemi tutup kendisine yaklaştırdı. Ben onun ellerinde kıvranırken avcım bana gülümsüyordu.
"Senin olacağımı göster bana Zümrüdüanka."
❝Burası Karadeniz, burada hiçbir aşk mücadelesiz olmaz.❞
"Karadeniz'e eskiden Konuk Sevmez Deniz derlermiş," dedi. Sesindeki buz dağı yüreğimi titretti.
Bunu daha önce hiç duymamıştım. Demek hırçın dalgaların sahibi olan Karadeniz'e Konuk Sevmez Deniz diyorlardı. İlk kez duyduğum için olsa gerek garibime gitmişti. Ben de buraya gelen bir konuktum.
"Peki ya, öyle mi?" diye sorduğumda bakışlarımı usulca ona kaldırdım. "Burası gerçekten konuk sevmez mi?"
"Sevmez," dedi Kuzey net bir dille. "Alır, götürür, öldürür seni. Sen de elbet gideceksin buralardan, ait olduğun yere döneceksin. Buralar hiç konuk sevmez."
Bir düşman kapıyı çalar.
Elinde ölümle bekler.
İmkânsız bir aşk başlar.