"Ben, ben, ben seni affetmeyeceğim!" Dik durdu Anka, bedenini dik tutmaya çalışması öyle yakıyordu ki canını, öyle sızlatıyordu ki. Ama ona karşı dik durmaya çalışıyordu, onun kendisine yaşattığını unutmayacaktı! Onun karşısında boyun da eğmeyecekti! "Biliyorum biliyor musun?" Gülümsedi Anka, gözyaşları gözünden akıp giderken gülümsedi Araf'a. "Sen! Beni kendine aşık ettin, şimdi de beni babamın önüne fırlatacaksın ya Araf Demirel!" Yaklaştı Araf'a, "bir gün sen geleceksin o fırlatıp attığın o kapıya. Geleceksin, ama ben seni kalbimden fırlatıp atmış olacağım o gün! Ben senden önce de vardım, sen beni şimdi yakıp yıksan da, ben toparlanacağım. Senden sonra da var olacağım! Beni attığın o çukurdan, ben bir gün kurtulacağım." Gülümsedi, tırnakları avuç içini delip geçse dahi gülümsedi. "Sen geleceksin bir gün. O attığın kapıdan, beni bir gün almaya geleceksin Araf Demirel! Ama o gün sende benim şimdi yandığım gibi yanacaksın, biliyorum, inanıyorum. Sen beni intikam uğruna attığın o kor ateşte, bir gün sen yanıp kavrulacaksın!" • kapak tasarım: @aryamcilo •