İngilizin gözlerinin altındaki çöküklerde gezdirdi genç kız zarif parmaklarını. Ondan bir hayli gençti, ama nazik dokunuşlarında bir anne şefkati vardı.
Tom, yüzünü ona eğdi. Bu dokunuşlara tüm yüzünün, hatta bütün hücrelerinin ihtiyacı vardı. Tüm hayatını o yapmak istiyordu. Her şeyini ona vermek ve iyileştirmesini beklemek istiyordu.
Kırıştırdığı alnıyla buluşan sıcak dudaklar hissettiğinde tüm bedeni gevşedi. Göz kapakları kendiliğinden aşağı indi. Minik öpücükler, alnında ve yanaklarında devam etti. Ilık bir nefes süzüldü aralık dudaklarından. İnce kollar, uzun bedenini sardığında tamamen ona eğilmişti.
Ona sarılmayı özlemiş olabilir miydi? Daha önce hiç yapmadığı bir şeyi özleyebilir miydi?
O gece, bu büyülü anlarda, Tom unuttu. Önceki hayatını, ve kim olduğunu.
Opia, tanıdık ya da yabancı insanlarla göz göze geldiğimizde yaşadığımız, kendimizi savunmasız ve kırılgan hissetmemize neden olan bir duygu türüdür.
Bu duygu, karşıdaki kişiyle bakışlarımız kesiştiğinde ortaya çıkan, iç gerginliğe ve ciddi bir duygusal duruma işaret eder.
İnsanlar, genellikle bu duyguyu yalnızca kendilerine özgü bir his olarak algılar; ancak, büyük ihtimalle karşı taraf da benzer duygular içindedir.
Başlangıç - 08.02.25