İmkansız denen bir şey var mıydı? Evet vardı. Peki imkansızlığın seviyesi var mıydı? Evet o da vardı. İmkansızlık göreceliydi. Bir bebeğin kendi yemeğini yapması imkansızken bir yetişkinin bunu yapması oldukça doğaldı. Peki ya aşktaki imkansızlık? O da göreceli miydi?
Nefret ettiğim dünyada, nefret ettiğim bedenlerde harcadım sonsuz vaktimi. Ruhum, uzun zamandır insanlık nedir bilmiyor ve karanlığa, nefrete aç bir şekilde varlığını sürdürüyordu. Ruhum da karanlıktı, beynim de. Evet, içinde bulunduğum beden sadece bir yüzyıldır bana aitti ama beyin yine de benimdi. Bu bedenin yaşlanmasını engellerken asla bitmeyen yakışıklılığımın tadını çıkarıyordum. Ruhum kadar siyah saçlarım, yeni tutuşan bir çıra gibi buğday tenim ve parlak yosunları andıran yeşil gözlerimle dünya benim için daha kolay bir yerdi. Bu dünyada, insanlar da en az biz iblisler kadar nefrete, şiddete, öfkeye, günahlara ve sınıf ayrımlarına meraklıydı. Eğer yakışıklı veya güzelseniz bu sizi direk üst sınıftan yapardı.
Neden buraya sürekli lanet ettiğimi bilmiyordum. Buraya ne kadar lanet etsem de, sevmediğim o insanların renkli ve tuhaf hayatlarında bir parça olmak, hayatlarını yönetmek hoşuma gidiyordu. Burada olmayı seviyordum. Şehrin karmaşası bana inanılmaz bir haz veriyordu. Bir asırdır dünyadaydım. Bir asırdır insanları kullandım, kullandırttım. Kendi ihtiyaçlarım için kullandığım güzel kızlar sadece benim ödülümdü. Ben günah işlemek, işletmek için vardım. Ben ateştim. Sönmeyen, henüz kendini söndürecek yağmur damlacıkları ile karşılaşmayan bir ateş.
Viranşehir köyünde zamanında halka zulmeden adamın katil oğlu ile ansızın onun kapısını çalan masum güzel lalin
~ Efkan ve lalin
Kötü yorumlarınız ve hakaretleriniz sizde kalsın.
İlk bölümler okur çekmek için öyle yazıldı xkdnkxdm
Yetişkin İçerik