Godric Gryffindor'un Varisi olmakla birlikte peşinde bir lanet ve can sıkıcı Sirius Black vardı.
..........
Yorgun düşen bedeni istemsizce koridorlar arasında dolanırken bir odaya girmişti. Büyük ve odanın içerisinde bulunan tek cismin yanına doğru ilerledi. Üzerinde bulunan perdeyi çektiğinde karşılaştığı ayna, biliyordu. Evet annesinin Hogwarts anılarında bahsettiği aynaydı bu. Önüne geçip beklediğinde ayna yanında gösterdiği kişi ile şaşkınlıkla arkasını döndü. O yoktu.
Neden onu görüyordu? Neden Kelid aynasında yanında onu görüyordu? Sirius Black'i.
Aynanın yanıldığını düşündü. Yorgun bedeni dizlerinin üzerine çöktü. Yanaklarından akan yaşları kimse silmiyordu ama aynada Sirius nazikçe siliyordu işte.
Yorgun bedeniyle birlikte kalbinin ona daima güvendiğini biliyordu Anastasia. Bunu reddetmişti sadece...
Anastasia Mortes, saf kan babadan ve melez bir anneden dünyaya gelmişti. Annesi Catherine Storm Mortes'in kanıyla Godric Gryffindor'un soyunun devamını sağlayan kişiydi.
Bu sadece Çapulcular arasında geçen Anastasia Mortes'in hikayesi...
"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma indi öpücükleri. "Geldin ve beni dünyanın en mutlu adamı yaptın." Dudağımdan da öpüp alınlarımızı birbirine yasladı. "Seni çok seviyorum. Seni senden çok seviyorum."
Bu kez ben dudaklarına ufak bir öpücük bırakıp ayrıldım. "Seni çok seviyorum. En az beni sevdiğin kadar seviyorum seni." Kollarımı boynuna dolayıp yüzümü boynuna gömdüm. Kokusunu içime çektim.
Çok özlemiştim.