Bir titreyen elime baktım bir de elimdeki silaha. Sonra karşımda sandalyeye bağlanmış, gözünde ise göz bandı olan adama baktım. Hiç bir görevde bu kadar zorlandığımı hatırlamıyordum ama bir tarafım onu öldürmeyi reddediyordu nedense. Sonra sağ elimdeki silahı o yüzünü göremediğim kişiye doğrulttum. Ağlıyordum ama neden bilmiyordum. Tetiği çekmeden önce gözlerimi kapadım ve küçükken yaptığım gibi 10'a kadar saymaya başladım.
Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz... Tetiğin üstüne yaptığım baskı artıyordu ve tam basacakken...
Albay yeniden konuştu. "Şimdiden uyarıyorum binbaşım, Alakuş ve Barbar için. Söz dinler gibi görünürler ancak emrinin tam tersini uygun bir şekilde yapmanın bir yolunu mutlaka bulurlar."
Sırıttı binbaşı Kartal Turhal. Alakuş onu çok heyecanlandırmıştı. Kendisinin kadın versiyonu gibiydi. "Siz merak etmeyin komutanım. Ben haklarından gelmesini bilirim."
Albay da güldü. "Eti senin kemiği benim o halde."