"Zamanın bölünemeyecek kadar kısa bir parçası,an demekti Lahza. Bir lahza içersin de uzuvlarımızı olduğu gibi yansıtan aynalar, hatalarımızı içimizde gizlemesine rağmen titreyen göz bebeklerimizin açığa çıkardığı tahavvüfe, asırlardır engel olamıyordu evvela. Pinhana almakta fuzuli bir ictihattan halliceydi ya... Ve Lahza; Sadece kozmosta yaşadığımız, kimileri için nadir zamanlarda kimileri içinde çoğunlukla ortaya çıkan içsel yüzleşmeydi. Belki de hesaplaşma! Ya da kaçış,gerçekler,benliğimizle muhakeme... Her soytarı buna dilediği ismi verebilirdi. Ben hesaplaşma diyeceğim. Aynalar artık benim için güzelliğin göstergesi değil, hatalarımla yapacağım hesaplaşma için avucumdaki üç varlığımdan biriydi. Uçurumlar ve geceler,aynalar gibiydi zannımca. Gerçekleri olduğu gibi yansıtan her şey sizi kurtarabilen tek şey olabiliyordu. İşte onlarda benim tek gerçeklerim. Kaybolan benliğimden sonra...