
Adam kıza doğru bir adım attı. Gözlerinin içine baktığında ise en derinlerinde gördüğü solmuş papatyaları onu en derinden sarstı. Ne oluyordu küçük kadınına? Papatyaları neden onu görünce parlamıyordu? Küçük bedeni neden heyecandan titremiyordu? Neden papatyaları kanıyordu? Adam başını hafifçe yere eğdi ve o an küçük kadının boğuk sesini duydu. Ama duydukları ile âdeta uçurumdan aşağıya düşermiş gibi oldu. Küçük kadını papatyalarındaki tüm kini akıtmak istercesine adamın gözlerine baktı ve "Ben bir papatyayım. Sen ise gül. Ben senin yanında sadece dikenlerinin kurbanı olmak için varım. Dikenlerin zehirli Tanay. Canım acıyor. Papatyan soldu. Artık sadece esen rüzgârın götürdüğü yere kadar varım. Rüzgâr beni uçurumun köşesine götürdü. Orda bile zehirli dikenleri beni bekliyen sen varsın. Bırak beni. Ölmeden önce son yaprağımıda senin için feda ediyorum. Artık ben yokum. Ufuktan önceki aydınlıkta veda ediyorum sana. Sana... ŞAFAK' TA veda ediyorum. Korkuyorum. Güneş doğduğunda dikenlerinin, papatyamı incitmesinden korkuyorum. " Kadın son sözlerini söyledikten sonra son yaprağını da feda etti dikenleri ile onu zehirleyen gül için. Geriye ise uçurumun köşesinde dikenleri dökülen bir gül bıraktı...All Rights Reserved