"Saçların" dedi "En az benim gözlerim kadar siyahlar"
"Öyledir, hem ben zaten Abisim unuttun mu? Okyanusların dibindeki,güneşin ulaşamadığı karanlığım ben. Sadece saçlarım değil tüm benliğim kara." dedim kabullenmiştim artık bunu, o yüzden dillendirirken hiç zorlanmıyordum.
"Karanlık ve kara birbirinden bağımsız kelimelerdir" dedi çok bilmiş gibi. "Ak ve kara kadar zıtlar birbirlerine. Karanlığa ışık tutarsın hallolur ama kara, ebediyen kara olmaya mahkûmdur." diye konuştu kendinden emin bir şekilde.
"Sen kara olamazsın, bir kere çok safsın.Ki zaten karanlıkta değilsin fakat bozuk plak gibi sürekli aynı şeyi söyleyip duruyorsun. Ben karanlığım diye geziniyorsun ortalarda. O kadar inanmışsın ki karanlık olduğuna" derken hafif bir sesle güldüğünü işittim.
❝Yüzünü çok sevdim, ödünç alabilir miyim?❞ dedim birden gözlerimi gözlerine dikip. Nasıl olsa bir daha karşılaşmamız pek mümkün değildi, hem bu fırsatı kaçıramazdım hem de bu cesareti bir daha bulamazdım. Ağzımdan çıkan kelimelerin anlamsızlığıyla gözlerini kırpıştırdı.
❝Anlayamadım?❞
❝Yüzün tam hayalimdeki gibi, bir günlüğüne modelim olur musun?❞
Uyarı: Küfür ve argo kelimeler içermektedir.
Bu kurgu tamamen hayal ürünüdür, gerçeklikle hiçbir bağlantısı yoktur.
Slow burn bir hikayedir.
Üniversite #1 / 16.11.2024