Oyun bozan
  • LECTURI 551
  • Voturi 368
  • Capitole 4
  • LECTURI 551
  • Voturi 368
  • Capitole 4
În curs de desfăşurare, Prima publicare ian 26, 2020
"oyun bitti... ben kazandım" Arafın bedenine etki etmeyen rüzgar genç genç adamı birkez bile sarsmazken bu defa yumuşak ve gür saçlarını esir almış durmadan hızlanıyordu. Yaşadığı heyecan ve hırs gözlerine yansırken bunu göstermekten korkmuyor aksine parlayan gözleri ve hızla inip kalkan göğsü adrenalini körükleyen bir mühür gibi bedenini esir alıyordu. Genç adam terden sırılsıklam olmuş bir şekilde alnına düşen bir tutam cesur saç tanesini gelişigüzel eliyle düzeltirken gözlerini karşısındaki kıza dikmiş gözlerini gözlerine mühürlemek için adeta bir savaş veriyordu. Genç kız uzun kirpiklerinin bir yay gibi gözlerini gölgelemesine izin verdi ve derin bir nefes aldı. kesik kesik aldığı nefeslerini düzene sokarken yüzünde bu durumdan memnun olduğunu hissettiren bir gülümseme vardı. gözlerini açıp karşısındaki genç adamın harelerine diktiği gözleri onun yanılmasına neden olan bir bakışla genç adama odaklanırken genç adam bir anlık şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı ve Laraya baktı.
"Hayır ben kazandım." Genç kız önüne gelen bir tutam turuncu saçı eliyle geri iterken küstah ve anaç tavrını koruyan bakışlarıyla genç adama baktı. çok geçmeden etrafta acı bir araba lastiğinin çığlığı kulaklarını doldururken ikiside kıpırdamıyordu ama nedenleri çok farklıydı. Genç adam Laradan gelen anlık tavırdan dolayı şaşkınlık ve korkuyla kıpırdayamazken Laranın şaşkınlığı ise planın içinde olmayan bir arabanın önlerinde durmasıydı.
"neler oluyor?" geç adamın bakışları tedirginlik içinde baş belasına kaydı. korkuyordu... hem de ilk defa hayatında kaybetmekten bu kadar çok korkuyordu.Bakışları hayatı boyunca onun yanında bu saçma oyuna sırf onun için eşlik eden kıza kaydı. kendisi için değildi bu kusursuz korkusu. Genç adam onu kaybetmekten korkuyor ama genç kız buna rağmen onu görmeden hırsla başın
Toate drepturile rezervate
Înscrieți-vă pentru a adăuga Oyun bozan la biblioteca dvs. și primiți actualizări
sau
#543oyun
Linii directoare referitoare la conținut
S-ar putea să-ți placă și
YAMALI SEVDA  de Betulokssuz
31 de părți În curs de desfăşurare
Ben boşanmış öğretmen bir babanın kızıyım. Yıllar önce, ben henüz on yaşındayken tayin edildiği Karadeniz bölgesinde aşık olup evlendi. Beni de beraberinde getirdi elbette, çünkü benim annem sorumsuz bir kadın, beni onun eline bırakmadı. Saf Karadeniz'li kadının bir kızı vardı, kendisi ablam olur Zeynep. Babam ve eşi yıllardır birbirini bulmanın huzurundan mıdır bilmem, sakin ama mutlu bir hayat yaşıyorlar. Ben lisede çıktım buradan. Ankara'da liseyi hemşirelik olarak okudum. Üniversiteyi kazanamadım, bende boş durmayayım, babamın yanına geleyim dedim, geldim. On sekiz, on dokuz, yirmi ve yirmi bir yaşlarımda buralardaydım. Sağlık ocağında yardımcı hemşirelik yaptım. O sıralarda babamın eşi Hanife annenin, ahiretliğinin asker oğluyla nişanım takıldı. Tam düğün arefesinde nişanlım olan Halil Yaman, eski sevgilisi, çok sevdiği kız ona kaçınca beni terk etti. Benim adım Tuğba, ben bu şehirden dargın gittim. Yağmurlu bir günde, onların çaylığında birlikte olmuştuk. O sarhoştu, ben aşk dolu. İkimizde nasılsa evleniyoruz dedik ve olanlar oldu. Sonra dünyam başıma yıkıldı, öyle böyle değil ama. Çok şey götürdü benden Halil Yaman ama özümü unutmayayım, çizgimden çıkmayayım diye bana kızımı bıraktı. Tuğçe sıkı sıkı tutunduğum, kendimi adadığım oldu. Ben onunla hayatta kaldım. Yoksa hissettiğim şeyle ölürdüm. Öyle buruk, öyle yamalı bir sevda.
GECENİN İZİ de hisssizyazar
46 de părți În curs de desfăşurare
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....
S-ar putea să-ți placă și
Slide 1 of 10
YAMALI SEVDA  cover
HAWAR cover
GÖNÜL KİRASI  cover
Sevda\Texting  cover
Güneş Tutulması  | Yarı texting  cover
GÜNCE | Gerçek Ailem cover
 (Liyan) Gerçek Aile DÜZENLENECEKTİR  cover
GECENİN İZİ cover
SAYE cover
Mafya'nın ki cover

YAMALI SEVDA

31 de părți În curs de desfăşurare

Ben boşanmış öğretmen bir babanın kızıyım. Yıllar önce, ben henüz on yaşındayken tayin edildiği Karadeniz bölgesinde aşık olup evlendi. Beni de beraberinde getirdi elbette, çünkü benim annem sorumsuz bir kadın, beni onun eline bırakmadı. Saf Karadeniz'li kadının bir kızı vardı, kendisi ablam olur Zeynep. Babam ve eşi yıllardır birbirini bulmanın huzurundan mıdır bilmem, sakin ama mutlu bir hayat yaşıyorlar. Ben lisede çıktım buradan. Ankara'da liseyi hemşirelik olarak okudum. Üniversiteyi kazanamadım, bende boş durmayayım, babamın yanına geleyim dedim, geldim. On sekiz, on dokuz, yirmi ve yirmi bir yaşlarımda buralardaydım. Sağlık ocağında yardımcı hemşirelik yaptım. O sıralarda babamın eşi Hanife annenin, ahiretliğinin asker oğluyla nişanım takıldı. Tam düğün arefesinde nişanlım olan Halil Yaman, eski sevgilisi, çok sevdiği kız ona kaçınca beni terk etti. Benim adım Tuğba, ben bu şehirden dargın gittim. Yağmurlu bir günde, onların çaylığında birlikte olmuştuk. O sarhoştu, ben aşk dolu. İkimizde nasılsa evleniyoruz dedik ve olanlar oldu. Sonra dünyam başıma yıkıldı, öyle böyle değil ama. Çok şey götürdü benden Halil Yaman ama özümü unutmayayım, çizgimden çıkmayayım diye bana kızımı bıraktı. Tuğçe sıkı sıkı tutunduğum, kendimi adadığım oldu. Ben onunla hayatta kaldım. Yoksa hissettiğim şeyle ölürdüm. Öyle buruk, öyle yamalı bir sevda.