Koca bir imparatorluğun parçalandığı dönemde doğan bahtsız bir sultan.
Gücü tükenmiş bir devletin en güçlü sultanı Sultan 2. Abdülhamit'in cülus kızı, Plevne Gazisi Gazi Osman Paşa'nın gelini, ilk kocasının nefsine, kuzeninin intikam hırsına kurban giden bir genç kız.
Tahta çıktığı gün doğduğu için babasının gözünde ayrı bir yeri olup cülus kızım diye sevdiği Naime Sultan'ın bir kocası tarafından kuzeniyle aldatılıp öldürülmeye çalışırken ikinci kocası tarafından sonsuz bir sadakat ve aşkla sevildiği; ihanet, sadakat, aşk, kin, nefret, entrika ve yalanlar içerisindeki gerçek yaşam hikayesini okumaya var mısınız?
Üç padişah ve dahi yıkılan bir imparatorlukla, kurulan yeni bir devleti, savaşları, acıları, ihanet ve sadakati ve dahi nicelerini görmüş bu tarihi şahsın hikayesi sizi yer yer sevindirirken yer yer de göz yaşına boğacak...
"Bey bir şey demeyecek misin, Ne oldu, Ne kararı alındı?"
Dedemin bakışları ben dışında tüm aile üyelerinde gezindi. Baktığı herkes yerinde kıpırdanırken ben bakmadığı halde kıpırdanıyordum.
En sonunda ise tekrardan babaanneme döndü ve dudaklarını araladı.
"Karar alındı. Barış sağlanacak.
Biz o aşiretten bir kız alacağız ve onlarda bizden bir kız alacak."
Ben rahatlamamız gerektiğini düşünürken, ortam daha da gerilmişti. Sebebini anlayamıyordum.
İki aşiret aralarında düğün yapıcaktı işte. Ben umuyorum ki gönlü olan kişiler evlenir.
Ortamdaki sessizlik dedemin sesi ile kesildi. Ama sanki o sessizlik artık çok daha bir sessizlik gibi geldi bana.
Ölüm sessizliği gibi.
"Ahter'i yarın akşama hazırlayın, Şahkar aşiretinin ağası, Ares Şahkar
Yarın istemeye gelecektir."
Hayır. Barış sağlansın diye her şeyi yapamazdım. Kesinlikle yapamazdım. Ben yapamazdım.