❄️❄️❄️
Kanlı bir kış gecesi,
ensende ölümün sıcak nefesi.
Bilinmeyenlerin gölgesinde kalmış aklının son zerreleri.
Sırlarla dolup taşmış mezarların içi.
Etinin üzerini süslemiş yanık izleri.
Bir, iki.
Bir, iki.
Üçe geçmeden bulabilecek mi seni kurtuluşunun son çaresi?
❄️❄️❄️
Feyruz Dağdelen 25 yaşında, gözde bir gazetecidir. Onun Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'ne yatırılması ile başlayan hikaye, geçmişe dönerek bir gece yarısı cinayete bulaşmasıyla devam eder. İki zamanlı olarak yazılan roman, karakterin bugününde tımarhaneye yatırılma sebebi ve gerçek bir hasta olup olmamasını çözerken, geçmişe dönüp cinayet gecesi yaşanılan feci olayda gerçek katil olup olmadığının araştırılmasıyla devam eder. Mesleğinde başarıyı yakalamış olan Savcı Çetin Pekiner ise, bu yolda Feyruz Dağdelen'in hem en büyük destekçisi hem de en büyük sınavı olur.
Ben seni seviyorum...kardeşimden farksız o hem 5 yaş küçük...ufaklıkla ne işim olur...
Dizlerimin üzerinde eğilip kapıya biraz daha yaklaştım..
-Bin gönlüm olsa birini vermem.. Benim gözüm sadece seni görür... Hem görmedin mi erkek çocuğundan farksız.. Kıskanacağın son kişi bile değil...
Titreyen dizlerimle ayağa kalktım... Perdeyi araladım.. Balkona çıktım.. Semih gelen sesle başını bana çevirdiğinde.elinde telefon öylece kaldı... Gözlerine baktığımda anlamıştı onu duyduğumu.. Balkonda duran kitabımı aldım ve tekrar içeri girdim... Kapıyı kapatıp perdeyi çekmeden son kez yüzüne baktım..
Ve o perdeyi kapattıktan sonra yıllarca onun olduğu tek bir gün açmadım...