Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında durmuş, içindeki alevi söndürür umuduyla bekliyordu. Hisleri, hissizlik çukuruna gömülmüş, bir daha geri çıkmamazcasına direniyorlardı. Evet! Şu an hissettiği tek şey hissizlikti. Öğrendiklerinin gerçekliği yüzüne çarpmış, önce yoğun bir şok dalgası bedenini esir almış ve daha sonraysa içini boşluk ele geçirmişti. Bütün hayatı, küçük bir vesvese üzerine inşa edilerek her yıl daha da, daha da çürümeye mahkûm edilmişti.
Hissetmek istiyordu.
Kızgınlık, öfke, üzüntü, hüzün,dehşet, çaresizlik...
Hissedemiyordu.
Ruhu boşluğa sıkışmış, kurtulamıyordu.
Önünde sonsuzluğa uzanan mavi suları izledi uzunca bir süre. Hiçbir şey düşünemiyordu.
Yaşadığı, cehennem misali hayatının sırrı gözler önüne serilmiş, geri saklanmaya niyeti yoktu.
Kapak için @yagmurdogruoglu'na teşekkürlerimi sunuyorum..
Sevmediğiniz yüzünü dahi görmediğiniz bir adamla evlenmek nedir bilir misiniz?
"Abi yapma kurbanın oluyum!"
Ağlayan gözlere abime baktım, baba yarıma en değerlime.
"Ben diyeceğimi dedim, iste yada isteme Azad'la evleneceksin Evin."
...
Mutfağa girip elerimi tezgaha yasladım. Arkamda hissettiğim kara gölge ile kaşlarımı çatıp arkamı döndüm. Uzun boylu, kumral özenle şekillenmiş saçları, yeşil ormanı andıran gözleri ile karşımda duran adama baktım.
"Ne işin var senin burda?"
Elerini cebine koyup rahat bir ifadeyle parmak uçlarında yükseldi.
"Müstakbel karnımı görmek istemiş olamamı?"
Sinirle burnumdan soludum.
"Ben senin o tanıdığın kızlara benzemem bir tane çarparım ağzının üstüne!"
Yeşil hanelerini kısarak baktı yüzüme.
"Bu sözlerini sana yerdireceğim zamanı iple çekiyorum Ceylan gözlü."
Sonda kullandığı hitapla dudaklarımı yaladım. Gözleri dudaklarıma kayınca vücudum gerilmişti...
(İmdadım kitabımı okuduktan sonra bu kitabıma okumanızı tavsiye ediyorum kafanızın karışmaması için.)
Evin ve Azad
(kurgu; yetişkin içerik bulundurur.)